31 Aralık 2009 Perşembe

Roko Ukic Mi Geliyor?


Bugün gerek dış basında gerekse de Türk gazetelerinde Roko Ukic'ın Fenerbahçe Ülker'e geleceği yazılıyor. Hırvat basınında haberin çıkması doğruluğu açısından daha güvenilir. Tam aradığı adam Fenerbahçe Ülker'in. Avrupa basketbolunun çok önemli isimlerinden. Giricek'in olması da onun uyum sağlaması açısından önemli, hemde Giricek için de daha iyi olacaktır. Umarım gerçekleşir bu transfer ve hayırlı olur.

Herkese Mutlu Yillar


İyisiyle kötüsüyle, sevinciyle hüznüyle bir yılı daha devirdik. Umarım 2010 herkes için geçen seneden çok daha güzel geçen bir yıl olur. Herkese bol sağlıklı, paralı, mutlu ve tabiki bol sporlu bir yıl diliyoruz.

29 Aralık 2009 Salı

Telekom Murat Özyer ile Yolları Ayırdı


Sezon başından beri beklenenei bir türlü veremeyen Telekom ile Murat Özyer'in yolları resmi olarak ayrıldı. Son zamanlarda beklenen bir gelişmeydi açıkcası. Genel görüş sıkıntının Murat Özyer'den ziyade organizasyon yapısı ve sistemden kaynaklandığı yönünde olsa da Telekom yönetimi kolay yolu seçmiş. Ciddi ciddi düşünmeleri lazım senelerdir yapılan büyük yatırımların karşılığının neden gelmediğini. Belki de kazanılan Türkiye Kupasıyla avunmaya devam ederler...

28 Aralık 2009 Pazartesi

Dallas Mavericks - Baron Davis - Rajon Rondo

Dün gece oynanan NBA maçlarında iki maç dışında kesin favoriler rahat kazandı. Toronto kendi sahasında Detrot'i, Miami Indiana'yi, Cleveland Houston'ı, San Antonio ise deplasmanda New York Knicks'i rahat geçti. Bunlar herkes tarafından beklenen skorlardı. Belki Toroto maçı ortadaydı ama saha avantajı ile favori Torontoydu yine de.

Gecenin maçında Dallas'ın deplasmanda Denver'ı yenmiş. Batı'da play-offlarda karşılaşabilecek, şu anda yarış halinde iki takımın birbirlerinin güçlerini ölçmesi için iyi bir fırsat olabilirdi bu maç. Ancak Billups'ın sakatlığıdan dolayı bu maçın sonucu bence yanıltıcı. Denver'ın en önemli 3 parçasından biri Billups. O olmadan bu maçı değerlendirmek kesinlikle anlamsız. Yine de Dallas açısından moral arttıracak bir maç olmuş.

Son olaran Baron Davis... Clippers sahasında Boston'u son salise basketiyle devirirken o basketin sahibi. Hakikaten inanılmaz bir basket tam olarak son salise basketi. Maçta da mükkemmel oynamışlar zaten Kaman ile. Maçın sonları çok çekişmeli geçmiş. 2 saniye kala 2 faul atışı kaçıran Rajon Rondo için ise gece kabusa dönüşmüştür sanırım. Üşenmeyip maçın özetini izlemenizi tavsiye ederim. Baron Davis'in vidyonun başındaki ilk alley-oop pası da enfes bu arada.

27 Aralık 2009 Pazar

Fenerbahçe Ülker: 100 - Beşiktaş Cola Turka: 92

Az önce bitti yılın son derbisi. Basketbol kalitesi olarak bence iyi bir maç olmadı. Hataların maçı oldu daha çok. Özellikle maçın son 2 dakikasında, maçta çok iyi oynayan Emir ile Semih'in maçı vermek için harcadığı çaba görülmeye değerdi. Tecrübesizliğin ve bir kişiye bağımlı olmanın sıkıntısını yaşadı Beşiktan CT maçın başından sonuna kadar. Karşılıklı mücadele ve hatalarla geçen maç hakkında yazmaktansa takımları tek tek değerlendirmek daha etkili olacak sanırım.

Beşiktaş CT bu sene imkanlarına kıyasla çok iyi bir takım ki bulundukları yer bunun göstergesi. Yukarda da dediğim gibi en büyük sorunları tecrübesizlik. Tecrübesizlik derken yaş ile alakalı bir durum değil ama Avrupa basketbolu ile ilgili olan herkes EL tecrübesinin önemini bilir. Bunun dışında diğer büyük sorun da tek oyuncuya yani Chatman'a bağımlı olmak. Bugün Fenerbahçe Ulker onu iyi durdurdu özellikle Ömer Onan'ın oyunda olduğu dakikalarda. Buda Beşiktaş CT'nin oyun akışını kötü yönde etkiledi. 17s 6a ile oynamış olsa da takımını iyi yönetme fırsatı bulamadı, akışkan hücumları sağlayamadı. Ayrıca tabi Fenerbahçe'ye göre dar olan rotasyonda onlar için büyük handikap. Mesela Adem vasıfsız bir oyuncu. Haluk Yıldırım her ne kadar yılların tecrübesi olsa da artık bu seviyelerde fark yaratamıyor. Chatman-Cevher-Baxter'ın sırtında bir yere kadar gitti bugün de. Ne olursa olsun bu kadar imkansızlık içinde çok başarılı Beşiktaş CT. Newley geri dönünce daha da etkili olacaklardır. Telekom'un bu derece döküldüğü bir senede Beşiktaş'ın çıkışı ligin kalitesi ve heyecanı için çok önemli.

Gelelim Fenerbahçe Ülker'e. Kisa keseceğim yoksa sabaha kadar yazsam yorulmam Fenerbahçe Ülker hakkında. Lyn Greer - Mirsad Türkcan - Ömer Aşık sakat. Euroleague'de her takımda rahatlıkla oynayabilecek üç isim. Ömer Onan ve Giricek'te sakat sakat oynuyor. Bu şartlar altında ligdeki en önemli ikinci rakibi yenmek önemliydi. Tanjevic için son senelerde söylenebilecek tek iyi şey belki de bu takımın bir-iki oyuncuya bağlı kalmaması. Emir'in 15s 5r 6a ile oynaması sevindirici. Semih'te ekstra performans verdi 18 s 11 r ile. Ama biri vardı ki bilmeyen inanmaz 39 yaşında olduğuna. İki taraf maçı birbirlerine ikram ederken, koparan adam Damir Mrsiç. Helal olsundan başka diyecek laf yok Mrsiç'e. Sakatların dönüşüyle Tanjevic'e rağmen yine ligin en büyük favorisi bence Fenerbahçe Ülker.


26 Aralık 2009 Cumartesi

Diego Buonanotte Kaza Geçirdi

Diego Buonanotte son üç yıldır Güney Amerika'dan Avrupaya gelmesi heyecanla beklenen en önemli yıldz adaylarından biri. River Plateli oyuncu bugün geçirdiği trafik kazası sonunu ağır yaralanmış. Arabanın kontrolünü kaybedip ağaca çarpmış ve arabadaki diğer 3 arkadaşı ölmüş. Kendisinin kurtulması da mucize gerçekten o arabadan. Birçok kemik kırığı varmış vücudunda ve tekrar futbol oynayıp oynamayacağı da belli değil. Hayati tehlikeyı hemen atlatır ve sahalara döner umarım. Geçmiş olsun Buonanotte, dualarımız seninle.

25 Aralık 2009 Cuma

Helal Olsun Brisa!

Marseille-Auxerre maçının 34. dakikasında eşine pek rastlanmayan bir olay yaşanmış. Marseille'lı Bakari Kone'nin Brisa'ya yaptığı hareket sonucu Brisa yerde kalmış, Kone'nin dirseği de hakem tarafından kasti olarak değerlendirilmiş ve de oyundan direk kırmızı kartla atılmış. Daha sonra bu kararı gören Brisa, hakemin yanına gidip Kone'nin isteyerek dirsek atmadığını söylemiş ve hakemden kararını geri almasını istemiş. Bunun üzerine Kone sahaya geri dönmüş. Ligue 1'de oynanan kalburüstü mücadelelerden olan Marseille-Auxerre çekişmesinde böyle şeyler yaşanmış olması çok güzel ve de anlamlı. Burdan sana alkışlarımızı yolluyoruz Brisa!



LINK

Son Romantik Nesiliz Biz

Endüstriyel sporu benimseyememiş, kısmende olsa yenik düşmemiş son romantik nesiliz biz belki de...

Türk Telekom Tribünü'nü eski Telsim olarak değil Okul Açık olarak bilen, Migros Tribünü'nü Yeni Açık olarak bilen, Fenerium Tribünü'nü Numaralı olarak bilen... Tribünlerimizin isimlerini kaybettik endüstriyel futbola biz. ¨Maraton¨u bıraktılar bize. Onunda altını endüstriyel futbolun neferlerine sattılar bize üstte, kıyıda köşede iki blok verip...

Fenerbahçe Bayan Volebol takımının Fenerbahçe Acıbadem olması koymadı bize. Çünkü biliyordukki Mehmet Ali Aydınlar da bizim gibiydi. Onun derdi para değil, ucundan da olsa Fenerbahçe'ye destek olmaktı. Ama Ülker gibi tek amacı kar etmek ve reklam yapmak olan bir müessesenin adının Fenerbahçe'ye eklenmesini içten içe sindiremedik biz. Desteklemedik mi destekledik, sevinmedik mi sevindik ama 90-91 senesinde Fenerbahçe olarak kazanılan şampiyonlukta büyüklerimizin gururlandığı gibi gururlanamadık. Sponsor desteği ile transfer edilen Solomon'u, Giricek'i de sevdik ama bize o romantik zamanları hatırlatan Mrsic'i ayrı bir yere koyduk kalbimizde...

Link

Profesyonelliği sevemedik bir türlü.¨Kovsalar da gitmem, çalışıp, o formayı giyip Fenerbahçeli Rıdvan olarak öleceğim¨ diyen Rıdvan Dilmen'i, hayalim Avrupa'ya gitmek değil futboldu Fenebahçe'de bırakmak diyen Gökhan Gönül'ü kalbimizde Mrsiç ile aynı yere koyduk biz, başkaları vizyonsuz derken. İbrahim Kutluay'ı, Tuncay Şanlı'yı da çok sevdik ama hiçbir zaman unutmadık endüstriyel spora yenik düştükleri günleriç Desteklesekte, savunmasakta, takdir etsekte sevemedik Emre'yi, yedek kalacak olsa da bonservisi elindeyken Fenebahçe'de kalmayı tercih eden Semih gibi...

Endüstriyel spor gerçeğiyle yüzleşmektense, belki hayallerde ama saf şekilde sporu seven son romantik nesiliz belki de biz. Bizden sonrakiler için Türk Telekom tribünü hep Telsim olacak bundan sonra..


Not: Resim GrupCK'nin sitesinden alinmistir.

SİYAH MI? BEYAZ MI? GRİ OLMAYACAĞI KESİN!

İlk yazıma herkesi selamlayarak başlamak istiyorum. Bundan sonra elimden geldiği kadar düzenli olarak yazmayı umuyorum. İlgiyle takip ettiğim bu sarı-lacivet ağırlıklı bloga biraz da siyah-beyaz katalım dedik ve sağolsun diğer yazar arkadaşlarım bana bu fırsatı verdiler.

Bu işte yeni olduğum için olası kusurlarımı hoşgörüyle karşılamanızı ve yorumlarınızla katılmanızı diliyorum. En kısa sürede tekrar görüşmek üzere...



** Ne bir heves, ne bir tutku.. Anlatılmaz bir sevgi bu..**

24 Aralık 2009 Perşembe

Lille'i Tanıyalım


Bildiğiniz gibi Fenerbahçe'ye Avrupa Ligi 2. turunda Fransız takımı Lille OSC ile eşleşti. İlk bakıldığında Galatasaray'a nazaran daha kolay kura çekildiği düşünülse de Lille aslında Avrupa Kupaları için tam bir kapalı kutu. Kendi deyimimizle "pis takım". Önce kulüp hakkında kısa bir bilgi verelim.
Lille OSC, 1901 yılında kurulan SC Fives takımı ile 1902 yılında kurulan Olympique Lillois takımlarının birleşmesi sonucunda 1944 yılında kurulmuştur. Maçlarını 18,185 kişilik kapasitesi olan Stadium Lille-Metropole'de oynamaktadır. Tarihinde Ligue 1 başarılarına bakacak olursak kendi adlarıyla yalnızca 1946 ve 1954 yıllarında şampiyonluk gören Lille OSC, kurucu takım adıyla (Olympique Lillois) 1933 yılında şampiyonluk yüzü görmüş, 6 kere ise ligi 2. olarak bitirmiş. Müzesinde 5 tane Fransız Kupası barındıran Fransız takımı son kupasını 1955 yılında alabilmiş. Değinmeden geçemeyeceğim Fenerbahçe'li taraftarlar kendilerini iyi hissetmeliler. 54 yıllık kupa hasreti çeken de varmış.


Avrupa serüvenlerine gelecek olursak takımın en büyük başarısı 2004'te Intertoto kupasını kazanması olmuş. Bunun dışında eski adıyla Uefa Kupası'na ve de Şampiyonlar Ligine 3'er kez katılma başarısı göstermişler. Bu bilgilerle aslında Lille takımının Avrupa'da pek de başarılı olmayan, zamanının PSG'sinin ve son yılların Lyon ve Bordeaux'sunun gölgesi altında kalan normal bir takım olduğu izlenimine varılabilir. ANCAK: Fransa Ligi'ni az çok takip eden futbolseverler eminim ki bu seneki sansasyonel Lyon galibiyetini duymuşlardır. Stadium Lille-Metropole'de oynanan maçta Lyon karşısında 3-1 geriye düşmesine rağmen maçı 4-3 tamamlamıştı ve belki de Fransa'da da pek fazla başarısı olmayan Lille adını Avrupa'da daha çok duyurmuştu. Ne var bunda herşey olabilir, Lyon düşüşte diyenler olabilir. Sadece bu maçtan bahsedersek böyle düşünmek çok normal. Ama Lille'in son 6 haftadaki performansına baktığımız zaman Valenciennes'le başlayan sırasıyla da Lyon, St Etienne, Monaco, Le Mans ve Nancy maçlarında aldığı galibiyetlerle, ilk 13 haftada topladığı 10 puanı, 34 puana çıkararak zirveye ortak olmuş. Bir diğer ilginç istatistikse Lille'in son 6 maçtaki gol ortalaması. Kaç mı dersiniz? 3.8! 6 maçta 23 gol demek! Bu galibiyet serisinden önce de 2-0'lık bir Bordeaux galibiyetleri var.
Lille bu sezon, geçen sezonki Sivasspor'un Lille şubesi diye düşünülebilir. Aralarında ki tek farkı söyleyim. Sivasspor pis defansif oynayan bir takımken Lille hızlı ve atak futbolu oynuyor. Tam olarak olmasa da genelde 4-3-3 ya da 4-4-2 formasyonuyla oynayan Fransız ekibinin ileri ucundaki isimler ise çok tehlikeli. Kim bu çocuklar? Pierre Alain Frau, Gervinho ve de Tulio de Melo. Bu arada de Melo'yla Juventus'taki Felipe Melo'nun soyadlarına dikkatli bakacak olursanız bir alakaları olmadığını anlayabilirsiniz. Lig'de son 6 maçta atılan 23 golün 14'üne bu üçlü imza atmış. Biraz Dr. Kubilay Gürkan yaklaşımı gibi olsa da, bu istatistik bizlere az çok bir şeyler anlatıyor diye düşünüyorum. Takım diğer önemli isimleri ise defansta oynayan Rami ve de ortasahada oynayan Johan Cabaye.


Bir diğer isim ise geleceğin dünya yıldızı olarak gösterilen 18 yaşındaki Belçikalı ortasaha oyuncusu Eden Hazard. Geçen yıl Lig'in en iyi genç yeteneği seçilmiş ve bu ödüle ilk defa bir Fransız olmayan oyuncu layık görülmüş. Tekniği yüksek çok hızlı bir genç yetenek. Ona da dikkat etmek lazım.


Fenerbahçe'nin işi göründüğü gibi kolay değil, karşılarında dişli ve de oyun yapısına ters gelebilecek bi takım var. Takım savunmasını iyi yaparsak bu turu geçme ihtimalimiz şüphesiz artacaktır. İnanıyorum ki Bilica-Lugano ikilisinin yakaladığı harmoni ve de Baroni'nin desteğiyle bu turu geçeceğiz. Bizi savunma yaparken bekleyen tehlike ise Lugano'nun da Bilica'nın da tek müdahale adamları olmaları. Bundan dolayı çok kart görüyorlar ve önümüzdeki 2 maçta buna dikkat etmezlerse takımımızı 10 kişi bırakabilirler. Hücum gücümüze gelecek olursak Santos ve Gökhan'ın mücadeleleri ve de yapacakları katkılar çok önemli. Sağda Mehmet Topuz solda Özer ileri uca da yapmamız muhtemel bir diri forvet transferi bu takımı üst tura çıkaracaktır.

Saygı..

Üstünden zaman geçti bu maçın unutmuşum yazmayı kusura bakmayın. FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonası yarı finalinde Estudiantes, Pohang Steelers ile karşılaşmıştı hatırlarsanız. Maçta Pohang ilk başta 10 kişi kaldı. Daha sonra 82. dakikada kalecileri atıldı ve oyuncu değişikliği hakları olmadığı için kaleye Denilson geçti. 9 kişi kalede Denilson ile mücadele etti Pohang. Maç bu sırada 2-1 Estudiantes üstünlüğünde devam ediyordu. Bu dakikadan sonra Estudiantes rakibin üstüne neredeyse hiç gitmedi. Kendi sahalarında pas yaptılar sürekli. Saldırsalar maç 4e 5e giderdi. Saygı duymayı tercih ettiler onlar rakiplerine. Şahsen bence çok güzel bir hareketti bu ve benimde Estudiantes'e saygım arttı. Ajax maçını görünce aklıma geldi yazmak.

Fenerbahçe İçin Mutlu Gün 3/3

Ziraat Türkiye Kupası A Grubu ilk maçında Altay'ı ağırladı Fenerbahçe ilk olarak. Maç hakkında uzun yazı yazacak kadar takip etmedim maçı ancak Özer'in performansından bahsetmemek olmaz. Özellikle Alex'in yerinde oynadığı dakikalarda mükemmeldi. Gerçekten Alex gittikten sonra onun yerinde rahatlıkla oynayabileceğinin sinyallerini verdi. 2 golle de süsledi performansını. Sanıyorum bundan sonra vermez o da formayı. Abdülkadir'in geçte olsa oyuna girmesi de sevindirdi beni. Daum'un kafasında olduğuna dair bir göstergedir bu benim için. Umarım Tokatspor maçında daha çok süre alır. Rahat bir maç oldu ve 2009'u 3 kulvarda da lider bitirdi Fenerbahçe.

Bayan voleybolunda Türkiye Kupası ilk maçında ezeli rakip Galatasarayla karşılaştı Sarı Melekler. Zorlanmış (!) Fenerbahçe Acıbadem 0-3 kazandığı maçta. Her sette yaklaşık 20 sayı alabilmiş Galatasaray. Lütfen kimse rakibi küçümsediğimi sanmasın. Daha önce bahsetmiştim, Fenerbahçe Acıbadem'in Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmak amacıyla kadrosunu kurduğunu. Bu ligdeki bütün takımlardan en az 3 gömlek üstünler. Tebrik etmek lazım yinede ve tabiki her seferinde ısrarla teşekkür etmek lazım bu takıma sponsor olan Mehmet Ali Aydınlar'a.

Günün son maçında ise, eksik olmasın Tanjevic sayesinde, üvey evlat muamelesi gören Fenerbahçe Ülker, Ömer Aşık, Greer, Mirsad gibi sakat oyuncuları olmasına rağmen Ankarada Türk Telekom'u yendi. Mücadelesine hayran kalmamak elde değil takımın gerçekten. Mrsic'in 39 yaşında olduğuna inanası gelmiyor insanın. Semih çok etkili oldu bugün ve tabiki Giricek. Sazı eline aldı ve maçın sonlarında orkestra şefi gibi yönetti takımı. O form tutarsa Tanjevic'e rağmen şampiyonluğun en büyük adayı olur Fenerbahçe Ülker.

Güzel bitti gün Fenerbahçe için. 3 maçı da sonuna kadar hakederek kazanmanın gururuyla rahat uyur tüm Fenerbahçeliler bu gece.

Ajax Abarttı !


Ajax bu akşam Hollanda Kupası maçında WHC karşısında tarihi bir galibiyet aldı. Tarihi de demeyelim, Ajax fazlasıyla abartmış. Maç 1-14 bitmiş. 8 golü Pantelic(2), Aissati(2), Bosch(k.k.), de Zeeuw, her sene Türk takımları için adı geçen Kennedy Bakırcıoğlu(2) atmış. Luis Suarez ise çoşmuş. Tam 6 gol atmış. Sanırım bu maçtaki performansıyla devre arasında Chelsea'nin yolunu tutar.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Manisaspor-Beşiktaş ZTK Grup Maçı

8 haftalık galibiyet serisinden sonra, Mustafa Denizli'nin açıklamarından olumsuz etkilenmiş gözüküyordu Beşiktaşlı oyuncular.Öncelikle baskılı oynadığı maçta İnönü'de, iç sorunlarla çalkalanan Diyarbakırspor'a puan kaybetti Siyah-Beyazlılar. Sonrasında, kötü biten Avrupa serüvenini takip eden ligdeki Manisaspor maçı uyarı niteliğindeydi. Geçen haftaki Bursaspor yenilgisi ise tuz biber ekti kötü gidişe. 12 Ocak'ta sona eren devre arasından önce son maçtı Manisa maçı. Beşiktaş bu maça geçen senenin kupa şampiyonu ünvanıyla çıktı. Ancak ne geçen senenin lig şampiyonundan ne de kupa şampiyonundan eser vardı sahada, son maçlarda olduğu gibi.

Beşiktaş takım olarak çok kötü oynadı. Pas yapamadı, baskı kuramadı. Haliyle bu, maça hızlı başlyan Manisaspor'u iştahlandırdı. Oynadıkça açıldılar, açıldıkça oynadılar. İlk yarıda İbrahim Üzülmez'in gereksiz faulünden doğan sert vuruştan orta geldi ve tecrübesiz Korcan da içeri aldı kafa topunu. Tabata'nın varlık gösterememesinden dolayı ilk yarı Beşiktaş'ın kaleye doğru düzgün şutu yoktu. İkinci yarı Beşiktaş golü bulduktan sonra bastırması gerekirken anlamsız bir şekilde durdu ve maçı daha çok isteyen, arzulayan Manisaspor hakederek kazandı.

Mustafa Hoca, açıklamalarıyla takımı bozduğunun farkında olmalı. Beşiktaş takımı şu anda sadece iyi bir ruhla ve konsantrasyonla maç kazanabilir. Başka türlü kazanmaları zor gözüküyor çünkü oyunu değiştirebilecek ne yıldızı var ne de alternatif bir oyun taktiği. Takım savunması Ferrari olmayınca çöktü. Maçın gizli katili ise İbrahim Üzülmez'di. İlk yarıda yaptığı gereksiz faul ve daha sonra tecrübesiz bir kaleciye attığı inanılmaz riskli pasla maçın kaderiyle oynadı.

Mustafa Hoca, geçen sene ligin ikinci yarısında çok değişik taktiklerle oynadı. Yusuf'u orta sahanın soluna alıp, Tello'yu forvet arkası olarak görevlendirmişti ve bu taktik şampiyonluğun kazanılmasında önemli etken olmuştu. Bu tip taktiksel değişiklikler zor zamanlarda başarılı olabilir ancak bu değişiklikler hep farklı şekillerde ve çok sık olduğunda, rakibin kafasını karıştırmaktan ziyade bu takımın kafasını karıştırdı. Sonunda da Beşiktaş için çok da hoş olmayan sonuçlar çıktı ve ilk yarı 5. olarak bitirildi.

Dün akşam Serdar Özkan'la bir taraftar arasında yaşanan gerginlik yansıdı medyaya. Aslında taraftar çok da haksız değildi. Serdar hala ben çok büyük topçuyum havalarında geziyor. Ancak takıma yaptığı katkı neredeyse sıfır ve artık son şanslarını kullandığının farkında olması lazım. Denizli, maçtan önce bu maçla beraber yabancı olarak kimi göndereceğinin az çok belli olacağını söylemişti. Sanırım ilk yarının sonunda oyundan çıkan ve hiçbir şey yapmamış olan Tabata'nın biletinin kesildiğini söyleyebiliriz. Sadece Delgado'nun gelişi bu takımda çok şeyi değiştirmez. Bana kalsa hem oyun şablonunda, hem de bazı mevkilerde önemli takviyelerin yapılması gerekiyor. Mustafa Hoca da bunların farkında ancak yaklaşan seçim nedeniyle yönetime de bir şey söyleyemiyor. Belki yeni gelecek olan bir yönetim, devre arasında takıma el atarsa, Denizli geçen sezon yaptığı gibi bir mucizeye daha imza atabilir.

Unutmadan, son bir not daha ekleyeyim. Uzun bir aradan sonra maçlar şifresiz kanaldaydı. Maç sunumu keyifli ama yayın kalitesi kötüydü. Umarım sene sonuna kadar maçları bu kadar kötü izlemeyiz.

22 Aralık 2009 Salı

Badem Gözlü Adam

Son bir kaç entry Mark Hughes ve onun gidişiyle ilgili oldu kusura bakmayın ama yazılmayacak gibi de değil.Mancini geldikten hemen sonra önce transfer dedikoduları patlak vermişti.Şimdi de çatlak sesler yükselmeye başlamış. Dün Kolo Toure,Hughes görevinden alındığı için gitmek istediğini açıklamıştı. Bugün de Santa Cruz Hughes'un gönderilişine sinirlendiğini söylemiş.Daha şimdiden böyle tatsız bir görüntü ortaya çıktıysa,Mancini'n işi birkaç puan kaybından sonra daha da zorlaşır.

Afrika Kupası Transferleri

Her Afrika Kupası dönemi takımlar için sıkıntılıdır.Takımın en kilit oyuncuları yaklaşık 1 ay takımdan uzak kalır ve bu uzak kalışları da sene sonunda çok şeye malolabilir.Tabii bu eksiklikten dolayı da her Afrika Kupası zamanı transfer haberleri de havada uçuşur.İki dedikoduyu sizinle paylaşmak istiyorum.

Chelsea Dzekoyu istiyormuş Drogba'nın yerine. Gerçi Chelsea'de kupaya gidecek tek kişi Drogba değil.Ancak Ancelotti,Essien ve Obi Mikel'in boşluklarının doldurabileceğini düşünmüş ki,sadece forvete takviye istemiş.

Bir diğer haber de İtalya'dan.Inter,Eto'o gidince forvete altyapılarında çıkma Goran Pandev'i almak istiyorlar. Pandev zaten Lazio'da istenmeyen adam.Sözleşmesi de sene sonunda bitiyor.O yüzden Lazio para kazanmak için onu bu transfer döneminde elden çıkarmak zorunda.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Mancini'nin Kabarık Listesi



Mark Hughes'la aradığını bulamayan Man City,yeni teknik direktörüne büyük bir transfer bütçesi sunacak gibi gözüküyor.Roberto Mancini de fırsat bu fırsat diyip açık büfeye gelmiş gibi bütün oyunculara saldırıyor.Dedikodulara göre defans için Giorgio Chiellini,Maicon,Ivan Cordoba ve Matthew Upson isimleri gündemde.Chiellini City defansının soluna çözüm olabilir.Orta saha içinse kabarık bir liste var. Mascherano,Angel Di Maria,Yaya Toure ve Franck Ribery.Ribery,transfer olayım da nereye olursa olsun hesabı yüksek bir maaş karşılığı gelebilir Manchester'a.Forvet için Thierry Henry,Fernando Torres,Sergio Agüero ve Cassano.Bana kalsa,Barça Robinho'yu alabilmek için Henry'i takasta kullanıp üstüne de biraz para karşılığı bu transferi çözebilir.

Delgado'nun Talihlisi


Beşiktaş 5. bitirdiği ligin ilk yarısından sonra transfer yapacak mı bilinmez ancak şüphesiz önünde çözülmesi gereken çok önemli bir sorun var. Matias Delgado ağır sakatlığından sonra sözleşmesi dondurulmuş ve yerine Tabata alınmıştı bu yaz başında. Aslında benim açımdan ne Delgado ne de Tabata Beşiktaş'ın ağırlığını kaldırabilecek ve Beşiktaş'ta oynayabilecek kapasitede oyuncular değiller,özellikle de Tabata. Herkesin Delgado'yu bu kadar sevmesine de bir anlam veremiyorum açıkcası. Bana kalsa onun ayarında çok fazla futbolcu var ve Delgado hala kendisinden bekleneni veremedi. Onun yerine getirilenler de büyük hayal kırıklığı yaşattıkları için belki de Delgado'nun gelişi dört gözle bekleniyor.

Neyse, Ocak ayında Delgado hazır bir şekilde takıma geri dönecek ve onun gelmesi için takımda birinin gitmesi lazım. Yeri en garanti gözükenler Ernst,Ferrari,Sivok ve son performanslarıyla ve de yerine alınacak adam henüz olmadığı için Bobo ve Fink.Tabata'yı Eskişehirspor bedelsiz olarak kiralamak istiyor ve sanırım akla en uygun fikir bu. Ama bu oyuncu da bedelsiz kiralanırsa Beşiktaş'ın seneye Haziran'da elinde tam 11 yabancı oyuncu olacak.Bu Yıldırım Demirören döneniminin ufak bir özeti aslında. Tello, ne zaman kötü oynayıp eleştirilmeye başlansa bir anda ortaya çıkıp öyle bir gol atıyor ki ya da önemli bir maçta öyle bir hareket yapıyor ki kimse eleştirmeye pek yanaşmıyor ve kritik bir zamanda yerini garantiye alıyor. Holosko bence bu takımın en iyisi.

Beşiktaş Ocak ayında seçime gidecek.Ancak Demirören yönetiminin bırakıtığı bu sorun belki de değişecek olan yönetim için çok büyük bir sıkıntı olabilir.Bekleyip görelim

20 Aralık 2009 Pazar

Lider Fenerbahçe

Ankette en az oy alan takım Fenerbahçe. Belki de bu takımlar içinde en formsuz olanıydı son haftalarda. Ancak Fenerbahçe'nin potansiyeli belli. 3 yıldır en büyük sıkıntı futbolcuların maç seçmesi ve konsantrasyon. Rekor başlangıç bence bu motivasyonu sağlamıştı sene başında. O seri bitince arkasından Galatasaray maçı geldi ki zaten seçilen maçlardan biridir bu maç. Onu da rahat geçti Fenerbahçe. Ne olduysa burdan sonra oldu. Motivasyonsuzluk ve umursamazlık çıktı. Kazım ve Santosla başlayan aymazlık, Alex'in formsuzluğu aşağı çekti takımı. Birde Emre sakatlanınca tadı tuzu kalmadı takımın. Ankaragücü maçının son 20 dakikası yeni bir başlangıç oldu Fenerbahçe için ve bu bugüde devam etti.

Öncelikle şu konu bence kesin: Özer, Mehmet Topuz, Emre ve Alex bu takımda her türlü oynamalılar. Özer hala tam ısınamadı ama bu takımın oyunun iki yönünde de etkili olabilen ve dikine oynayan oyunculara ihtiyacı var. Topuz'u kimse görmüyor ortada yok sanıyorlar ama takım savunmasında işi çok önemli. Kimse ondan Kayserideki oyununu beklemesin. Burası Fenerbahçe ve burada tek adam sadece Alex olabilir. Mehmette bunu bildiği için asker gibi oynuyor burada. Böyle oynadığı sürece de ne Kazım ne Deivid kesebilir onu.

Emre - Cristian ikilisi de ayrı bir konu. Emre olduğu zaman iyi de olsa kötü de bu takımın havası değişiyor. Cristian da yıldız gibi parlıyor. Kimse kusura bakmasın da Emrenin kötü hali Selçuktan iyidir. Allah korusun da Emre bu sene bir daha sakatlanmasın. Gerçekten Alex kadar önemli bu takım için. Hem takımın havası değişiyor hem yanındaki Cristian'ı , ki bence çok iyi ve Fenerbahçe'nin tam aradığı oyuncu, bir seviye yukarı çekiyor.

Defansta çok sıkıntı yok Fenerbahçe'de. Sadece Bilica risk almamalı defansta. Birgün yakacak kesinlikle bu takımı, umarım Tokatspor maçında falan olur da akıllanır. Gökhan için söyleyecek söz yok. Santos ise haklıymış gerçekten yeri sol bekmiş. Ben beğendim bugün. Önündeki Özer'in form tutmasıyla daha da iyi olacak çünkü Özer bir ara destek veremediği için çok açık verdi Fenerbahçe o kanattan. Sonra Wederson girince sıkıntı yaşanmadı.

Son olarak Güiza. Kaçırdığı gölün bahanesi yok. Ama bugün iyi oynadı ki attığı golde kolay gol değil, diğer kaçırdıkları da kabul edilebilir. Güizaya top ilk hareketlendiği anda atılırsa daha da etkili olabilir ve çok ofsayta düşmez. Semih ise geçen maçlardaki kadar formsuz değildi. Devre arası transferlerinden sonra tekrar bir değerlendirme yaparız. Şimdilik tebrikler lidere.

6/6 ! Sıkmaya Başladılar !

Barcelona bu sezon katıldığı bütün kupaları kazanarak kırılması zor bir rekorun altına imza attı. Bundan sonra kesinlikle Cruyff'un Barcelonası gibi anılacak Pep'in Barcelonası da.

Bunun dışında bir Barcelonalı da, Barcelonun kazandığı her kupada, yani oynadığı her kupada, gol atarak bir başka rekor kırdı. Yok, hayır ne Messi ne Ibra ne de Henry o isim. Bu sene Barcelona'nın parlattığı genç yıldız Pedro bu isim.

Takdir etmemek, saygı duymamak imkansız bu takıma. Alt yapısından 6-7 oyuncu var ilk 11lerinde. Hala genç oyuncu çıkarıyorlar alt yapılarından. Taviz vermiyorlar prensiplerinden. Biz 23 yaşında Genç Semih derken, el oğlu 22 yaşında bütün Avrupa Kupalarında rekor kırıyor. Bize de sadece helal olsun demek kalıyor.

Mancini Yerini Buldu


Bir haftadır Mancini konuşuluyordu Dünya basınında hangi takımın başına geçecek diye. Manchenster City ile sözleşme imzalamış bugün. Mark Hughes'un görevine de son verilmiş haliyle. İngilizlerin futbollarını İtalyanlara teslim etme furyasında son halka Mancini şimdillik. Ne diyeyim üzüldüm Hughes için.. İleride boynuz kulağı geçer diye ümidim vardı Ferguson'un öğrencisi Hughes için. Kötü bir kariyer başlangıcı oldu. Son olarak acaba doğustan Man Citylidir yada çocukluğunda Man City maçlarına gidiyor mudur Mancini?

19 Aralık 2009 Cumartesi

Roger Lemerre Ankaragücü'nde


Ankaragücü yeni teknik direktörünü nihayet buldu ve bence getirebilecekleri en marka isimlerden birini buldu. Lemerre Fransa 98'de Dünya Kupasını alırken Jacque'nin yardımcısıydı. O görevi bırakınca da takımın başına geçti ve 2000de Avrupa Şampiyonluğu yaşadı. 2001 de ıse Konfederasyon Kupasını getirdi Fransızlara. Daha sonra 2002de başarızlıktan sonra Fransa'dan ayrıldı. Bunun dışında Tunus ile de yanlış hatırlamıyorsam bir Afrika Uluslar Kupası kazandı. Şimdi yolu buralara düştü. Elinde lige göre ortalamanın üstünde bir kadro ve de uzun bir hazırlık dönemi var. Sözleşme şimdilik sezon sonuna kadar daha sonra iki taraf memnun kalırlarsa uzatma şartları var. Umarım Ahmet Gökçek işine karışmaya calışmaz Lemerre'in. Tazminatını paşa paşa alır gider. Umarım gelir, iz bırakır ve öyle gider Lemerre. Umarım daha önce Ankaragücü'nde yaşanan rezilliklerin bir parçası olmaz da bizde utanmayız. Son olarakta tabi umarım Hikmet Hoca'nın ahı tutmaz..

18 Aralık 2009 Cuma

Avrupa Ligi'ndeki Rakiplerimiz

Rubin Kazan - Hapoel Tel-Aviv
Athletic Bilbao - Anderlecht FC
FC Kobenhavn - Olympiqe Marseille
Panathinaikos FC - AS Roma
Atletico de Madrid - Galatasaray SK
AFC Ajax - Juventus
Club Brugge - Valencia CF
Fulham FC - Shakhtar Donetsk
Liverpool FC - Unirea Urziceni
Hamburg SV - PSV Eindhoven
Villareal CF- VfL Wolfsburg
Standard Liege - FC Salzburg
FC Twente - Werder Bremen
Lille - Fenerbahçe SK
Everton - Sporting Lisbon
Hertha Berlin - Benfica

Galatasaray için şanssız kura oldu. Fenerbahçe içinse görüntüde kolay ama bence çok tehlikeli. Umarım iki takımda bir üst tura çıkarlar.

Lille/Fenerbahçe vs Livepool/Unirea Urizceni
Atletico de Madrid/Galatasaray vs Everton/Sporting Lisbon

İkinci turlarda da tam tersi oldu. Galatasaray Atletico Madrid'i elerse önü açık. Fenerbahçe ise büyük ihtimalle Liverpool ile oynayacak. Hayırlı olsun iki takıma da. Bekle bizi Liverpool!

Şampiyolar Ligi Eşleşmeleri


VfB Stuttgart - FC Barcelona

Olympiakos FC - FC Girondins de Bordeux

FC Internazionale - Chelsea FC

FC Bayern Munchen - ACF Fiorentina

PFC CSKA Moskova - Sevilla FC

Olympique Lyonnais - Real Madrid

FC Porto - Arsenal FC

AC Milan - Manchester United FC


Obrigado Carlos!


Bazen kullandığın frikikleri, bazen o inanılmaz deparlarını, bazen de profesyonelliğini konuştuk. Yeri geldi gönlümüzü fethettin, yeri geldi performansını eleştirdik. Bu takımdan bir yıldız, bir marka geçti. Yolun açık olsun Carlos, bu taraftar seni hiç bir zaman unutmayacak.

Coritiba'ya Tarihi Ceza Geldi



Türkiye'de Coritiba'yı çoğu insan Alex'i yetiştiren takım olarak biliyor. Bu sene Brezilya liginde son maçta düşme hattındaydı Coritiba ve sahalarında Fluminense'yi yenseler ligde kalacaklardı. Maç 1-1 sona erdi ve bir alt lige düştü Coritiba. Ayrıca bu skorla yanlış bilmiyorsam Fluminense ligi bir sıra üstlerinde bitirdi ve ligde kaldı. Maçtan sonunda sahaya giren taraftarlar kendi oyuncularına, rakip oyunculara ve hakeme saldırıp, daha sora da polisle çatışmışlardı. Statta olaylar durduktan sonra bu sefer de şehir savaş alanına dönmüştü.

Cezası belli oldu Coritiba'nın: 30 maç saha kapama ve para cezası. Yani cezaları sanırım 2 yıl sonra bitecek. Büyük ihtimalle maç gelirlerinden de olacaklardır. Brezilya gibi klüplerin genelde finansal sıkıntılar çektiği bir ülkede büyük bir darbe olmuş Coritiba'ya. Bir daha ayağa kalkamazlar sanırım. Resimler ve video olayın boyutunu biraz anlatıyor.



Armanın Gururu Sarı Melekler


Sezon başında Mehmet Ali Aydınlar'ın sponsor desteğiyle muhteşem bir takım kurdu Fenerbahçe Acıbadem. Gamova, Osmokrovic, Bloom, Naz, Nihan.. Voleybolla hiç ilgilenmeyenler için voleybolun Barcelonası denebilir. Tek potansiyel sorun kadro uyumuydu ama korkulan olmadı. Bugüne kadar oynadıkları 14 maçta (9 lig, 3 CL, 1 Süper Kupa ) topu topu 2 set verdiler rakiplerine. Mağlubiyetleri yok haliyle. Bunun dışında ise takım içindeki hava ve en önemlisi takımın taraftarla ilişkisi inanılmaz. Şampiyonlar Liginde son oynanan Biala maçından sonra ortaya çıkan sahneler herşeyi özetliyor zaten. Hepinize helal olsun, sizi çok seviyoruz.



Her maça erkek basketbol ve futbol takımlarını götürmek lazım aslında.

16 Aralık 2009 Çarşamba

FM Etkisi


Blog olarak son zamanlarda fena kaptırdık FM'ye burayı da biraz ihmal ettik. Özellikle ben. Düzenli takip eden varsa, yada takip eden özür dilerim şahsen. Bundan sonra aynı hızla devam.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Fenerbahçe ve Devre Arası Transferleri

Sezona önemli takviyeler yaparak 3 sene üst üste şampiyonluk parolasıyla çıkan Fenerbahçe'de bugünlerde özellikle arka arkaya kötü sonuçların alınması ve bir takım haberlerin çıkmasıyla bazı oyuncuların biletlerinin kesileceği ve yeni transferler yapılacağı konuşuluyor. Burayı takip ediyorsanız az çok anlamışınızdır "şu gitsin bu gelsin" felsefesinde olmadığımızı. Çubukluyu terleten her oyuncuya her zaman destek veririz, ancak yetersiz ya da disiplinsiz oyuncular üzerinde de tartışmaya hakkımız olduğunu düşünüyoruz.

Önce takımdan ayrılacağı yönünde haberler çıkan futbolculara göz atalım:

Kazım Kazım: Geldiği günden bu yana disiplinsizliği tartışılan Kazım, Beşiktaş maçında gördüğü kırmızı kartla sahada takımını 10 kişi bıraktı, önemine değinmemize gerek yok. Daha sonra yaptığı trafik kazasıyla el bileklerinde kırılma meydana gelen Kazım'ın, kazayı yapmadan önce sabaha kadar bir gece klübünde André Santos'la eğlendiği ortaya çıktı.Şimdi de seks partilerinden ve bahisten sözediliyor. Öncelikle şunu söylemeliyim ki seks partisi ve de bahisler hakkında spekülatif iddialar var ancak bu kanıtlanabiliyor mu? Hayır. Bunun tamamen kaliteli(!) Türk medyasının "çamur at izi kalsın" politikası olduğunu düşünüyorum. Maçtan sonra bir gece klübünde de eğlenmenin bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum insandır en nihayetinde. Hepimiz ertesi gün işimiz olsa bile biraz olsun dışarıda(gece klübü de olabilir) vakit geçirmek istemiyor muyuz? Tabi ama çoğumuz bunun dozunu kaçırmamaya çalışırız. Kazım biraz dozunu kaçırmış gibi. Özellikle klübü yanıltıcı açıklamalarda bulunması ve de bunun camianın duruşunu zedelemesi kaçınılmaz. Her ne kadar yeteneklerine ve bazı maçlarda yaptığı katkılara inansam da Fenerbahçe'den gönderilmesi iki taraf için de en hayırlısı olur diye düşünüyorum.

Daniel Güiza: Fenerbahçe camiasında en çok tartışılan isimlerinden biri olan Güiza'nın İspanyol basınına mutsuz olduğu yöndeki açıklamalarının yanında Türk basınına klübünde mutlu olduğunu dile getirmesi aslında Güiza ile yolların ayrılması gerektiğinin en basit en aşikar göstergesi. Onun da yeteneklerine inanıyorum ancak Football Manager rakamlarıyla Positioning (pozisyon alma yeteneği) 20 üzerinden 19-20 olsa da Finishing'i (bitiricilik) 11-12'yi zor bulur. Zarar etme pahasına da olsa Güiza'yla yolları ayırmak en doğru tercih olur diye düşünüyorum.

Roberto Carlos: Takıma ün ve marka değeri katan en önemli transferlerden biri belki de birincisi olan Carlos'un performans olarak Vederson'dan farkının olmadığını hatta daha da kötü olduğunu düşünüyorum. CL'de 2. tur ilk maçında Sevilla maçında yaşadığı sakatlıktan sonra ne o deparlarını görebildik ne de o enfes şutlarını. Defansif anlamda zayıf olduğunu zaten anlatmama gerek yok diye düşünüyorum. 4.2 milyon Euro'ya emekliliğini çok güzel geçiren Carlos'a yaptığı hizmetlerden ve kattıklarından dolayı teşekkür edilip yolların ayrılması gerektiğini düşünüyorum.

André Santos: Son yapılan Konfederasyon Kupası'nın en değerli oyuncusu olan Santos'un takımda kalması gerektiğini düşünüyorum. Fenerbahçe'de 3-4 tane skoru değiştirebilecek oyuncu varsa bunlardan biri şüphesiz Santos. Neler yapabileceğini hepimiz çok sık olmasa da gördük. Brezilyalı oyuncunların genellikle Avrupa'da yaşadığı adaptasyon sorununun Santos için de geçerli, o yüzden devre arasında yollanmaması gerektiğini düşünüyorum. Zaten Sayın Yıldırım'ın da yollama gibi bir düşüncesi olacağını da hiç zannetmiyorum. Sadece Santos'a Fenerbahçe klübünün büyüklüğünün,hedeflerinin ve de beklentilerinin ne kadar büyük olduğunun anlatılması gerek.

Hakkında takımdan ayrılması muhtemel oyunculardan bahsettikten sonra geçelim teşekkür edilip yolların ayrılması gereken oyunculara:

Önder Turacı: Kalitesine her zaman inandığım ancak bu sene geçen seneye göre daha çok süre almasına rağmen takımı 2-3 maçta yakmasına gözlerimle şahit olduğum Önder'le yolların ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Maça en az konsantre olabilen ve de yaptığı hareketleri hataya gebe olan oyunculardan biri. Bu yüzden Fenerbahçe'ye yakışmadığını düşünüyorum. Ayrıca elinin kesilmesiyle çıkan spekülatif iddialardan sonra Sayın Yıldırım'ın taviz vereceğini de düşünmüyorum.

Selçuk Şahin: Selçuk bu takımın 7 senedir nasıl oyuncusu anlamıyorum. Hani geldiğinde 21 yaşındaydı diyelim. Bir oyuncu üstüne hiç bir şey koyamaz mı? Belki düşündüklerini 3-4 saniye geç uygulamaya koymasa daha iyi bir oyuncu olabilecek ama bu da yetmiyor ki. Aborjin ekibi olarak en çok takıldığımız Introduction to Passing (Pas vermeye başlangıç) adında bir ders olsa Selçuk'un bundan kalıp kalmayacağı. Arada şunu da belirteyim, yabancı teknik adamların çoğunun Türkiye'de başarısız olmasının nedenlerinden biri de bütün futbolcuların nasıl pas verileceğini bildiğini sanmasındandır. Selçuk Fenerbahçe yedek kulübesinde oturabilecek bir kaliteye bile sahip değil.

Ali Bilgin: Fenerbahçe'ye transferi büyük olay yaratan Ali'nin de bu klüpte işi yok diye düşünüyorum. Eski Fenerbahçe'nin Kemal Arslan'ı gibi ama daha bir sevimsizi. En azından Kemal maskotluk için para alıyordu!

Devre arasında yapılması gereken transferler de az çok yorumlarımla ortaya çıktı. Bir tane çakılı forvet bir de sol açık bu takıma ilaç gibi olur. Tabi bir de unutmadan, az izlemiş olsam da Mert Günok gelecek için ümit vaadediyor ancak Volkan Babacan yetersiz gibi geliyor. Olası bir Sinan Bolat transferi tüm camianın gözlerinin arkada kalmasını engelleyeceğini düşünüyorum. Bir de defansif orta saha lazım rotasyonda kullanılabilecek. Bu tanıma en uygun isim tabi ki Abdülkadir Kayalı ancak Daum'un genç takıntısından dolayı pek forma şansı bulamayacak gibi gözüküyor.

10 Aralık 2009 Perşembe

CL'ye Devam Edecek Son 8 Takım da Belli Oldu


2 önceki postta Şampiyonlar Ligine devam edecek ilk 8 takımdan söz etmiştik. Şimdi gelelim dün oynanan maçlarla belli olan diğer 8 takıma.

E Grubu: En çekişmeli, en heyecan verici grup olacağı başından beri belliydi. Bırakın üst tura çıkmayı liderliğe oynayan 3 takım vardı bu grupta: Liverpool, Fiorentina, Lyon. Fiorentina belki de bu 3 takım içinde liderliğine en az ihtimal tanınan takımdı ancak hem Serie A'da hem de CL'de güzel futboluyla liderliği haketti. Fiorentina'nın ardından gelen Lyon'da yoluna CL'de devam edecek. Liverpool hem EPL'de hem de Avrupa'daki tepe taklak düşüşüne devam ediyor. Liverpool'da Europa League'de Juventus ve Wolfsburg gibi bir kaç iddialı takımdan biri olacak gibi gözüküyor.

F Grubu: Bu grupta da sürpriz sonuçlar çıktı. Aslında sürpriz de denmemeli. 2 sene öncesinin CL'de 2. tura çıkan Fenerbahçesi gibi bir takım vardı: Rubin Kazan. Grubu 6 puanla tamamlamış olsa da sürpriz sonuçlara ve seyir keyfi yüksek maçlara imza attı. Gruptan Barça 1., Inter 2. olarak çıktı. Grubu 3. tamamlayan Rubin Kazan Avrupa serüvenine bundan sonra EL'de devam edecek.

G Grubu: Beklendiği gibi gruptan çıkan takımlar sırasıyla Sevilla ve Stuttgart oldu. Grubun kapalı kutularından olan Unirea, Sevilla ve Glasgow deplasmanında aldığı 4-1'lik galibiyetlerle adını EL'ye yazdıran takımlardan oldu. Açıkçası EL'de merakla takip edeceğim takımlardan biri olacağı kesin.

H Grubu: Sırasıyla Arsenal ve Zico'lu Olympiacos gruptan çıkan takımlar oldular. Dün gece Standard Liege - AZ Alkmaar arasında oynanan maçta, Standard Liege'e EL vizesini getiren golü 90+5'te, Güiza'nın vuramayacağı güzellikte bir kafa vuruşuyla Sinan Bolat atmış.

Şampiyonlar Liginde bir üst tura kalan 16 takım ise şöyle:
Bordeaux
Bayern Münich
Manchester United
CSKA Moskova
Real Madrid
AC Milan
Chelsea
Porto
Fiorentina
Lyon
Barcelona
Internazionale
Sevilla
Stuttgart
Arsenal
Olympiacos

9 Aralık 2009 Çarşamba

CSKA Avrupa'da Yoluna Devam Ediyor

Bir önceki postta bahsettiğim CSKA'nın ihraç edilme ihtimali kalmadı. UEFA'dan yapılan açıklamaya göre, böyle bir ihtimalin söz konusu olmadığı, sadece futbolculara ceza verileceğinden söz edilmiş.

CL' ye Devam Edecek ilk 8 Takım Belli Oldu

A Grubu: Gecenin sürpriz sonuçlarından birinin yaşandığı grupta Juventus'un Bayern Münich karşısında aldığı 4-1'lik mağlubiyet hem Juve'yi bir üst turdan etti hem de iddaa severlerleri de ters köşeye yatırdı. Bırakın 4-1'lik mağlubiyeti, Juventus'un bir üst tura adını yazdıracağı kesin gibiydi. Bordeaux grubu hakederek lider bitirdi ve B. Münich'le beraber bir üst tura çıkan takım oldu. Juventus'un EL'ye (Europe League) kalmasıyla beraber kupanın en büyük favorilerinden biri olduğunu düşünüyorum. Küçük bir parantez de Maccabi Haifa'ya açmak istiyorum. Yeni CL statüsüyle beraber değişik takımların katıldığı bu sezon ve önümüzdeki sezonlarda Maccabi Haifa gibi takımların tat tuz iptali yaşatacağı aşikar.

B Grubu: Beşiktaş'ın yer aldığı grupta da sürprizlerle karşılaştık. Başta kırmızı şeytanlar olmak üzere, Wolfsburg'un gruptan çıkması beklenirken, Beşiktaş'ı sürpriz şekilde yenerek adını bir üst yazdıran takım CSKA Moscow oldu. Kırmızı şeytanlar grubu 1. tamamlayarak CSKA ile bir üst turan çıkan takım oldu. Böylece Wolfsburg'da AL'nin iddialı takımlarından biri haline geldi.
Ancak dün yaşanan doping testi olayı, olası değişikliklere gebe. A. Berezutsky ve Ignashevich'in maçtan önce yapılan doping testlerinin pozitif çıkması, CSKA'nın ihracına neden olabilir. Ne diyelim, inşallah ihraç edilirler ve de Beşiktaş adını EL'ye yazdırır.

C Grubu: Bu grupta sırasıyla Real Madrid ve AC Milan bir üst tura çıktılar.Grupta önceki maçlardan hatırlayacağınız gibi Real Madrid'e iki defa çelme takan (1m,1b) takım Milan oldu. Gece oynanan maçlarda ise Milan deplasmanda Zürich'le berabere kalarak yeni bir tat tuz iptaline imza atmış oldu. Grubu 3. olarak tamamlayan Marsilya ise yoluna EL'de devam edecek.

D Grubu: Grubu lider tamamlayan Chelsea ve de 2. bitiren Porto bir üst tura çıkan takımlar oldu. CL başlamadan A. Madrid'in Porto'yu zorlayabilceği düşünülen grupta, A. Madrid düşüşünü sürdürdü ve de CL'macerasını APOEL'in üstünde 2li averaj avantajıyla 3. sırada tamamlayabilidi. A. Madrid'i de bundan sonra EL'de izleyeceğiz. Sürpriz olarak nitelindirilebilecek tek olaysa Chelsea'nin kendi sahasında APOEL'le 2-2 berabere kalması diyebiliriz. İddaa oynayanların büyük çoğunluğu Chelsea galibiyetine yüklenirken, düşük bir oranla olsa da üst oynayanlar biraz kazançlı çıkabilmiş.

8 Aralık 2009 Salı

Stoke City'de Kavga


Arsenal deplasmanına giderken menejer Tony Pulis futbolculara noel kutlaması için haftasonunu Londra'da izinli olarak geçireceklerini bildirmişti ve bu haber basına yansımıştı. Arsenal maçından sonra çark etmiş Pulis ve izni iptal etmiş, futbolcuların Londra'daki erken noel kutlamaları da yatmış haliyle. James Beattie ise futbolcular adına olaya karşı çıkmış ve bu olay kavgaya dönüşmüş, yumruklar havada uçuşmuş. Hatta Beattie kafa atmaya kadar vardırmış işi İngiliz basınına göre. Gelen herhangi bir resmi açıklama yok ama Beattie bugün antremana çıkmamış. Devre arasında takımdan ayrılacağı söyleniyor. Devrede Fenerbahçe'ye düşer mi yolu? Düşerse çok havalı bir şekilde biz demiştik diye atarız postu. Gelmezse unutulur zaten. Hıncal Uluç taktiği...

Iverson'un Ilk Basketi

Bu gece uzun bir aradan sonra ilk kez Philly formasiyla sahaya cikti The Answer. Buda taze taze ilk basketi. Salon uzun zaman sonra ilk kez bu kadar dolu ve coskulu.


7 Aralık 2009 Pazartesi

5 Aralık 2009 Cumartesi

Hedo & Kobe & Nets

Toronto son zamanlardaki dibe doğru gidişine Washington deplasmanında zorda olsa dur demiş. Uzatlamalarda 8 saniye kala Toronto'yu 2 sayı öne geçiren ve maçı kazandıran basket Hedo'dan gelmiş. Şut yüzdesi kötü olan bir maçta, hemde çok zor bir pozisyonda atmış basketi. Geçen sene bunları çok yapıyordu, umarım bu basket onu yine kendine getirir. İlk 5 oyuncularının iyi performansıyla kazanmiş Toronto. Washington'da ise Jamison ve Butler, Arenas'a gereği kadar destek olamamışlar.

Miami'ye yazık olmuş. Tek diyebileceğim bu. Tam Lakers'ı yenerken Kobe'ye yenilmişler. Uzun zamandır böyle dramatik bir son saniye basketi izlememiştik. Günün en iyi 10 hareketinde bir numarada zaten. Olacak gibi değil. İnsan değilsin Kobe. Bu arada maçta Jermaine O'Neal yaptığı bir smaçtan sonra Odom'un üstüne biraz bilmeden biraz bilerek düşmüş ve ikili arasında kavga çıkmış. Karşılıklı teknik faul vermiş hakemler ve daha önceden teknik faulu olan Odom otomatik olarak diskalifiye olmuş.

Ve son olarak rekoru kırar kırmaz ilk galibiyetini almış Nets. Zaten o kadar kötü bir takım değillerdi ama takımı üstüne kurdukları bütün oyuncular sakattı. Harris, Lee ve Roberts dönünce, iyi bir maç sonunda yenmişler Bobcats'i. Sevindim açıkçası çünkü hakikaten haketmiyorlardı o durumu. Bunların dışında dün gecenin skorları için nba.com'a tıklayabilirsiniz.