29 Haziran 2011 Çarşamba

Wimbledon Day 9 | Ceyrek Finaller (Erkekler)


Dun kadinlarda yari finallere kalan oyuncularin belli olmasindan sonra bugun de erkeklerde ceyrek final mucadeleleri oynanacak. Kadinlar ceyrek finallerine damgayi Lisicki vurdu. Seri basi olmayan ve turnuvaya wild card ile katilan Lisicki, belki de turnuvanin en onemli favorisi, formda Bartoli'yi 3 set sonunda eledi. Bu sonucta Wimbledon'a wild card ile katilip, en basarili olan 3. isim oldu simdilik. Yasadigi agir sakatliga ragmen geldigi nokta gercekten ayri bir hikaye. Diger maclarda ise favoriler genelde rahat kazandilar. Sharapova, Cibulkova'yi cok rahat gecerek yari finalde Lisicki'nin rakibi oldu. Azarenka, Paszek'i rahat gecip yari finale kalirken, Kvitova da benim supriz cikabilecegini dusundugum macta Pironkova'yi yenerek Azarenka'nin rakibi oldu. Yari final maclarina yarin sabah ayrica deginiriz.


Bugun erkekler ceyrek finallerindeki maclar soyle:


R. Nadal - M. Fish

Fish kendisininden beklenen patlamayi hicbir zaman yapamadi ve hala kalburustu bir oyuncu olarak devam ediyor kariyerine. Bu turnuvada da acikcasi ben buralara gelmesini beklemiyordum; cunku cok da iyi baslamadi ilk turlara. Daha sonra ise performansini arttirarak ceyrek finale kadar geldi. 4. turda ise gecen senenin finalisti Berdych'i eledi. Nadal ise Del Potro'yu 4 sette gecerken maca damga vuran sakatlanmasi oldu. Sakatligi sirasinda macin yarim kalmasi O'nun sansinaydi. Okuduklarimiz, sakatliginin oyununu etkilemeyecegi seklinde. Eger soylendigi gibi maca sakatliginin etkisi olmadan cikarsa zorlanmadan kazanacaktir.


R. Federer - J.F. Tsonga

Fedex, Roland Garros'da yakaladigi yuksek formu, Wimbledon'da da devam ettiriyor. Buraya kadar zorlanmadan geldi ve Tsonga karsisinda da, , her ne kadar yakin zamanda macini izlemesem de, zorlanacagini dusunmuyorum. Acikcasi bu macla ilgili yazacak fazla yorumum yok.


A. Murray - F. Lopez

Feliciano Lopez, Tomic'le birlikte ceyrek finalde seri basi olmayan iki isimden biri ve turnuvanin suprizlerinden. Buraya gelirken tecrubeli Schuettler'i ve cimde cok iyi olan Roddick'i eledi. Andy Murray ise son zamanlarda hep buralarda olan ama kendini bir turlu asamayan bir oyuncu. O'nun sikintisi yetenekten cok mental olarak zayif olmasi. Bu mac bence, ceyrek finallerde supriz olabilecek maclardan biri. Lopez formunu devam ettirir ve Murray'i mental olarak yorabilirse yari final icin sansi olur ama Murray maca iyi konsantre olup, kopmazsa 4-5 sette de olsa maci alir.


N. Djokovic - B. Tomic

Tomic erkeklerde turnuvanin en buyuk suprizi. Davydenko, Soderling ve Malisse gibi 3 seri basi oyuncuyu eleyerek geldi buralara genc raket. Sanssizligi belki de Djokovic ile eslesmek oldu. Kagit uzerinde Djokovic cok agir bassa da benim merakla bekledigim bir mac bu. Umarim yenilse bile Tomic, Djokovic'i zorlar. Burada kazandigi tecrube ona ileride cok fayda saglayacaktir. Hele bir de supriz yaparsa o zaman turnuvanin en buyuk rengi olur.

28 Haziran 2011 Salı

Arsenal'in Yeni Deplasman Forması Sunuldu

Blog'umuzda olabildiğince yazılar yazmaya çalışırken, aynı zamanda güzel ya da ilginç kareleri, videoları da paylaşmaya çalışıyoruz. Arsenal'in forması da bunlardan biri.


Bu yeni forma, kesinlikle bu zamana kadar gördüğüm formalarda ilk 3'e girer, acımaz birincilğe de oynar. Ambleminn yanındaki yaprakların da anlamı ilginç. Gunners'ın 125. yıl için hazırlattığı bu formaların ambleminin sol tarafindaki 15 meşe yaprağı, 1886'da takımı kuran 15 kişiyi simgelerken, sağ taraftaki 15 yaprak da kulübün temellerinin atıldığı sırada buluşulan "Royal Oak Pub'ı" simgeliyor. Ortada yazan "Forward" yani "İleri" kelimesi de pek çoğunuzun bileceği üzere kulübün ilk mottosu olarak tarihe geçmiş. Ne diyelim, iyi günlerde kullansınlar.

Daha fazla bilgi için: LINK (bağlantı İngilizce'dir.)

Wimbledon Day 8 | Ceyrek Finaller (Kadinlar)


Wimbledon'da dun oynanan 4. tur maclarindan sonra bugun kadinlarda ceyrek final mucadelelerine ara vermeden baslanacak. Dun cikan sonuclar da erkeklerde bekledigim maclar disinda hic supriz olmadi. Nadal'in sakatligina ragmen kazanmasi gunun hikayelerinden biriydi. Sakatligi ceyrek final mucadelelerinde ne durumda olacak onemli olan o. Tomic bekledigim gibi gunun en onemli suprizini yapti. Bu turnuvanin yukselen yildizi, ceyrek finalde Djokovic ile eslesti. O maci da heyecanla bekliyorum. Kadinlarda ise Wozniacki disinda beni cok sasirtan supriz olmadi. Ben O'nun Sharapova'yi bile yenebilecegini dusunuyordum ki o 4. turda veda ederek kendisini elestirenlere kortta bir kez daha cevap veremedi. Williams kardeslerin maclarinda supriz olabilecegini tahmin ediyordum bende herkes gibi. Onun disinda ise favori olan oyuncular maclari kazandilar. Bugun oynanacak ceyrek final eslesmeleri soyle:


S. Lisicki - M. Bartoli

Lisicki uzun suren sakatlik doneminden sonra katildigi Wimbledon'in suprizlerinden oldu. Li Na'yi turnuvadan eleyen, ceyrek finaldeki seri basi olmayan iki isimden biri olan Alman oyuncu belki de turnuvadan once hedefledigi noktaya coktan ulasti. Bundan sonra ustunde ciddi bir baski olacagini sanmiyorum. Rahat bir sekilde oyununu oynayacaktir ama eline gelen bu firsati da en iyi sekilde degerlendirmeye calisacaktir. Bartoli ise Serena Williams'i bir Grand Slam'de yakalanacak en kotu halde yakaladi ve maci kazandi. Mac sirasindaki hirsi ve konsantrasyonu cok ust seviyedeydi. Sanki formu bu kadar iyiyken bunun kariyeri icin en onemli turnuva oldugunu dusunuyor. Bu macta da Serena karsisinda oynadigi gibi oynarsa yari finale kalacagini dusunuyorum. Bence bu mactan supriz cikmayacak ve Bartoli yari finale kalacak.



D. Cibulkova - M. Sharapova

Acikcasi ben Wozniacki'nin bu sefer seytanin bacagini kirip Sharapova'yi eleyecegine inaniyordum ama O buralara dahi gelemedi. Dun Sharapova kendisine gore zayif Peng'e karsi belki de 4. turun en rahat macini oynadi. Su anki form durumlarina bakinca da herkesten bir adim onde gozukuyor. Hala tek handikapi dun dedigim gibi oyundan cok rahat kopabilmesi. Cibulkova ise dunun suprizine imza atip Wozniacki'yi eledi. Hem de ilk seti farkli kaybettikten sonra oyundan kopmayarak basardi bunu. Bu kadar inatci olmasi Sharapova'ya ters gelebilir ama 3 sette olsa da ben Sharapova'nin maci kazanacagina inaniyorum.


P. Kvitova - T. Pironkova

Dunun bir diger supriz sonucuna imza atan Pironkova ceyrek finalde Kvitova ile eslesti. Kagit ustunde Kvitova favori gozukse de, Pironkova da buraya Venus'u ve Zvonareva'yi eleyerek geldi. Gunun supriz cikabilecek maclarindan biri bence. Kvitova buralara en kolay yollardan gelen isimlerden biri. Belki turnuva basindan beri ilk kez bu kadar direncli bir isimle mucadele edecek. Her halukarda bu macin 3 sete uzayacagini ve supriz cikabilecegini dusunuyorum.


T. Paszek - V. Azarenka

Ceyrek finalde seri basi olmayan diger isim genc Avusturya'li Paszek de turnuvanin suprizlerinden. En azindan buraya gelmesini cok kisi beklemiyordu. Schiavone'yi eledikten sonra 4. turda da Pavek'i eleyerek ceyrek finalde Azarenka'nin rakibi oldu. Azarenka bekledigim gibi 4. macini, ayni Sharapova gibi, cok rahat kazandi. Formu gayet iyi ve dun de dedigim gibi kendisinden beklenen patlamayi bu sefer yapmaya kararli gibi. Her ne kadar gonlum Paszek'ten yana olsa da bu macta da supriz cikacagini dusunmuyorum. Azarenka zor da olsa bu maci da kazanir.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Wimbledon Day 7 | Ceyrek Finallere Gelirken (Kadinlar)

Wimbledon'da, kadinlar ve erkeklerde, ceyrek finalistlerin belli olacagi 4. tur maclari bugun oynanacak. Turlar ilerledikce daha keyifli ve dengeli eslesmeler olusmaya basladi. Bugun kadinlardaki eslesmeler:


M. Sharapova - S. Peng

Sharapova turnuva ilerledikce daha iyi oynamaya basladi ama son macta Robson'a karsi zorlandi. Sorunu gozuktugu kadariyla mactan cabuk kopmasi. Bir anda konsantrasyonunu kaybedip ust uste cift hatalar ve basit hatalar yapabiliyor. Konsantre oldugunda ise puanlari cok rahat kazaniyor. Peng ise Li Na'nin golgesinde kalmis bir isim. Sharapova normal olarak macin favorisi, ama Roland Garros'ta yari finalde yaptigi gibi oyundan koparsa, Peng'in az da olsa bir supriz yapma sansi var.

V. Williams - T. Pironkova

Venus 5 aylik sakatligin ardindan, daha once 2 kez yenilip, 1 kez yendigi Pironkova ile bir Grand Slam 4. turunda karsilasacak. Normal bir zamanda olsa Venus'un kazanacagini dusunurdum ama sakatliktan cikmis olmasi macta olasi bir supriz ihtimalini cok guclu kiliyor. Pironkova genc ve enerjik bir isim ki su anda Venus'un hic karsilasmak istemeyecegi bir tarz bu. Ayrica buraya gelirken de Zvonareva'yi eledigini unutmamak gerek. Keyifli ve buyuk ihtimalle 3 sete gidicek bir mac olacaktir. Ismi ve tecrubesiyle Venus favori olsa da, supriz olma ihtimali de az degil.


S. Williams - M. Bartoli

Venus icin soylediklerim hepsi Serena icinde aynen gecerli. Hatta onun sakatligi daha agir ve uzun sureli oldu. Hem Wimbledon'da hem de Eastbourne'da oynadigi maclarda sakatliklarinin etkisi de cok net gozuktu. Bartoli ise bu sene formda. Serena'nin bu mactaki sansi Bartoli'nin cok atletik bir isim olmamasi. Bu nedenle is teknik mucadeleye donerse, Serena bu maci da alabilir. Venus macindaki gibi bu macta da supriz olma ihtimali yuksek. Bu macta cok cekismeli gecer bence ve 3 sette sonuclanabilir.

C. Wozniacki - D. Cibulkova

Wozniacki turnuva basindan beri formunu arttira arttira geldi 4. tura. Ozellikle son maclarda rakiplerine karsi cok ustun oynadi. Benim izledigim kadariyla su anda turnuvanin favorisi Wozniacki. Cibulkova ise cok zor olmayan bir yoldan geldi bu tura kadar. Acikcasi maclarini izleme firsatim olmadi. Daha once bildigim kadariyla, bu macin net favorisinin Wozniacki oldugunu dusunuyorum. Belki 1 set verebilir ama maci alacaktir.


N, Petrova - V. Azarenka

Azarenka'nin Huntuchova'yi eledigi macta yagmur arasi inanilmaz isine yaradi. Son sette Hantuchova momentumu arkasina almisken gelen aradan sonra oyuna cok iyi girdi ve seti bitirdi Azarenka. Baya bir zamandir kendisinden beklenen o patlamayi yapamadi ve burada onu basarmak hedefi. Petrova ise buraya yine nispeten kolay yoldan gelenlerden. Azarenka bu macta net favori bence. Hatta 2 sette kazanirsa da sasirmam.

S. Lisicki - P. Cetkovska

Lisicki buraya Li Na'yi, Cetskova ise Ivanovic'i eleyerek geldi. Ikisi hakkinda da cok fazla fikrim yok ama bu turnuva performanslarina gore Lisicki'nin bu maci alacagini dusunuyorum. Aksi bir sonuc ise beni hic sasirtmaz. Bu tarz maclarin genelde hic favorisi olmuyor; cunku bu noktaya gelen bu tarz isimler, devam etmek icin canla basla mucadele ediyorlar.


P. Kvitova - Y. Wickmayer

Iki oyuncu da buraya cok zor yollardan gelmedi. Wickmayer'in son macinda karsilastigi Kuznetsova disinda iki rakipte siradan rakiplerle karsilastilar. Yine yakin gececek bir mucadele sonunda bence kazanan Kvitova olacak. Supriz olma ihtimalini yine az olmadigi bir mac bence.

T. Paszek - K. Pervak

Son eslesmede ise, cogu kimseye gore, buralara gelmesi zor olan iki var. Paszek son turda Schiavone'yi, Pervak ise Pektova'yi eledi. Ikisi de bu maclarda favori olan taraf degildi. Bu tur iki genc oyuncu icinde kariyerlerinin en onemli maclarindan biri. Burada ceyrek finale kalmalari bile onlarin kariyeri icin onemli bir adim olur. Boyle maclar icin tahmin yapmak cok zor. 3 sette kazanan belli olur bence, icimden gecen isim de Paszek.


Bunu aslinda bir deneme olarak yazmistim. Erkeklerdeki eslesmelerde sadece ceyrek finale kalmasini bekledigim isimleri yazacagim ve parantez icinde supriz yapma ihtimali oldugunu dusundugum isimleri. Bundan sonraki turlarda erkekleri de kadinlari da yukaridaki formatta yazmaya calisacagim,


R. Nadal - J. Del Potro --> Nadal

R. Federer - M. Youzhny --> Federer

A, Murray - R. Gasquet --> Murray

M. Fish - T. Berdych --> Berdych (Fish)

M. Llodra - N. Djokovic --> Djokovic

L. Kubot - F. Lopez --> Lopez

D. Ferrer - W. Tsonga --> Ferrer (Tsonga)

B. Tomic - X. Malisse --> Tomic ( Soderling'i eleyerek geldi genc Tomic. Bu macta Malisse buyuk favori gosterilse de bence gunun suprizi Tomic'ten gelebilir)

River Plate Dustu


Dun yazmistik River Plate'in kader macina cikacagini. Dun aksam oynanan macta River Plate, Belgrano ile 1-1 berabere kaldi ve 110 senelik tarihinde ilk kez ikinci lige dustu. Macta sahada iyi bir River Plate vardi, hatta erkenden 1-0'i yakaladiktan sonra bir de cok net penaltilari verilmedi. Daha sonra yavas yavas panik olmaya basladi River ve baskili oynadiklari dakikalarda, Belgrano 1-2 tane net pozisyon kacirarak mesaji verdi. Ikinci yarinin basinda ise bir ikinci lig takimina yakisacak, komik defans hatasiyla yediler golu. Hemen arkasindan, yine baskiyi kurup penalti kazandilar. Belki bu penalti bir kivilcim olabilirdi ama onu da ikinci lig takimi futbolcusuna yakisir sekilde kacirdi Pavone.


Aslinda sadece su son maca bile bakinca, RIver Plate ikinci lige yakisan bir takim haline gelmis demek zor degil. Bunu buraya getirenler utansin. Yillardir alttan oyuncu yetistirmeden, vasat kadrolarla oynayan, sadece ismiyle bir yerlere tutunan River Plate kacinilmazla yuzlesti. Boyle giderse cok surmeden Boca Juniors'da onlara katilir. Superclasicoyu da farkli bir platformda izlemis oluruz.



26 Haziran 2011 Pazar

Monumental'de Kader Gunu | River Plate - Belgrano


River Plate sadece Arjantin'in degil, Guney Amerika'nin, hatta Dunya'nin en onemli kuluplerinden. Son 3 senede ortaya koyduklari kotu performans (Arjantin Ligi'nde kume dusme potasi takimlarin son 3 yilda aldiklari puanlara gore hesaplaniyor) onlari Arjantin Ligi'nde play-out potasina soktu. Ligin son macinda kendi sahalarinda, ligde iddiasi bulunmayan Lanus'a karsi kazansalar, bu durumdan kurtulacaklardi; ancak ruhsuz ve kotu oyunla 2-1 kaybettiler. Bu mactan sonra oyuncular taraftarin agir tepkisiyle karsilasti. Arjantindeki taraftar kulturunu bize cok benziyor hatta cogu zaman bizden daha da sert olabiliyorlar (Gerci futbolla az cok ilgilenen herkes bunu bilir ama belirtmekte fayda var). Destekleri de tepkileri de abartili olabiliyor. River Plate, Lanus'a 2-1 yenilip, play-outa kalmasi kesinlesince, oyuncular Monumental'i zor terk etmislerdi.


Play-outtaki rakipleri, daha once birinci lig tecrubesi olan Belgrano oldu. Bu sezon, okudugum kadariyla, cok iyi top oynayan bir takim Belgrano. Ilk macta River Plate, Belgrano deplasmanina giderken, cok kisinin aklinda River Plate'in berabere kalacagi en kotu 1 farkla yenilecegi vardi. Beklenilenin aksine, mac Belgrano'nun ciddi ustunluguyle gecti ve ev sahibi maci 2-0 kazandi. River Plate oyuncularinin ruhsuz ve kotu oyunu, bu macta taraftarin sabrini iyice tasirdi ve sahaya inen bir kac holigan, futbolcularin ustune yuruyup, tehdit etti. Mac bu yuzden 20 dakika kadar durdu.


Play-outun ikinci maci bu gece Monumental'de oynanacak. River Plate'in ligde kalmasi icin maci en az 3 farkla kazanmasi gerekiyor. 2-0 disindaki 2 farkli skorlar, River Plat'in kume dusmesi demek olacak. Tarihinde hic ikinci lige dusmemis, 80 yildir bu tehlikeyi dahi yasamamis, lige 33 sampiyonlugu bulunan River Plate'in, dusme korkusunu bu kadar yakindan yasamasi bile basli basina bir olay. Her ne kadar Boca Juniors'i, River Plate'den cok daha fazla sevsem de, River Plate gibi Dunya futboluna sayisiz yildiz yetistiren, keyif veren bir klubun kume dusmesini hic istemem. Ayrica olasi bir kotu sonucta, Monumental'de ve Buenos Aires'de cikacak olaylari hayal bile edemiyorum. Zaten yanlis bilmiyorsa FIFA, Arjantin Federasyonu'ndan bu mac icin, River Plate'li futbolcularin can guvenligi ile ilgili garanti istedi ve soylenen gore, bu macta Guney Amerika tarihinde gorulmemis guvenlik onlemlerinin alinacagi. Sanirim Turkiye'de yayin yok ama meraklisi internetten cok rahat bulabilir. Umarim olaysiz, cana zarar gelmeden gecen bir gun olur ve River Plate son sansini iyi degerlendirip lige tutunur.

24 Haziran 2011 Cuma

Enes Kanter Utah Jazz'da


Enes Kanter, son yillarda, altyapilardan itibaren, Turk basketbolunda en cok konusulan genc potansiyeldi. Altyapi milli takimlarinda oynadigi maclarda tutturdugu istatistikler gercekten inanilmazdi. Daha sonra Tanjevic ona yavas yavas Fenerbahce'de sans vermeye basladi ve Enes genc yasinda (EL'de oynayan en genc oyunculardan biri oldu -1 bile olabilir emin degilim-) Euroleague tecrubesi edindi. Tam Fenerbahce'de gelisecek, takim 1-2 sene onun ustune kurulacak derken, egitimi onemseyen (!) babasi, ve muhtemelen sevimsiz menejerleri, onu Amerika'ya yonlendirdi. Ilk senesinde bildigim kadariyla hazirlik gibi birsey okudugu icin cok kalitesiz bir basketbol sinifinda oynamak durumunda kaldi. Sonraki sene NCAA'de Kentucky ile neler yapacagi merak edilirken, NCAA kurallarina takildi ve daha once Fenerbahce'den profesyonel sozlesme ile para aldigi icin NCAA'de oynamasi yasaklandi. Ne Calipari lobisi ne de Kentucky halkinin yuruttugunu kampanyalar ise yaradi ve Enes bir sene boyuncu hic basketbol oynamadi. Onun adinin NBA'de bir All-Star potansiyeli olarak emin bir sekilde gecmesinin ana nedeni ise Nike Hoop Summit turnuvasindaki performansi oldu. Kendi dengi Amerikali oyunculara karsi, Dunya karmasinda, Nowitzki'nin yillar onceki rekorunu kirdi Enes 34 sayiyla. O andan itibaren, zaten zayif olaran bu draftta lottery olacagina ve yukarilardan secilecegine kesin gozuyle bakiliyordu. Yaklasik 1 ay once 4. siradan Cavaliers'a gitmesi tahmin edilen Enes, son 1 haftada bazi kaynaklarca 1. sirada bile gosteriliyordu. En azindan ilk 4te secilmesine kesin gozuyle bakiliyordu ve Utah Jazz O'nu 3. siradan secti.


Utah Jazz'da, Cleveland Cavaliers'da bence Enes icin caylak sezonunda gidilebilecek iyi takimlardi. Utah'ta en buyuk handikapi kendisiyle ayni pozisyonda oynayan iyi isimler olmasi. Al Jefferson, Mehmet Okur, Millsap, Enes'in forma icin savasacagi isimler. Bir de eger PF oynarsa, karsiliginda franchise playerlari Deron Williams'i verdikleri Derrick Favors var. Simdi onemli olan Utah Jazz'in takasta ne yapacagi. Enes'i almalari bence pota altindan bazi isimleri kullanarak takas yapacaklarinin gostergesi. Bir de Enes'in hangi pozisyonda oynayacagi onemli. Draftta ve oncesinde pozisyonu icin surekli C (pivot) yazdi Amerikalilar ama orada all-star performansi vermesi bence zor. Umarim normal pozisyonu olan PF olarak gorurler onu. Saglikli bir Mehmet Okur- Paul Millsap - Derrick Favors - Enes Kanter cok yuksek potansiyelli bir pota alti rotasyonu olabilir (Ben Al Jefforson'i coktan yolladim takasla). Enes'te bu rotasyonda yakin bir zamanda All-Star olabilir. Ayrica Utah'in sosyal yapisinin da, genc bir oyuncu icin, her ne kadar cok sikici olasa da, uygun olduguna inaniyorum. Umarim Enes cok calisarak potansiyelini aciga cikarir ve yillarca NBA'de ve Mille Takim'da gururumuz olur.

7 Haziran 2011 Salı

Playoff Degerlendirmeleri | Bati

Blog yazmak disardan bakinca kolay gozukuyor ama baya zormus. Icinden gelse de, acip yazmak, ustune resim bulmak zor geliyor. Cesaret edebilsem ses kaydi doldurup koymak istiyorum duzenli olarak ama o da bir garip geliyor. Neyse konuya donersek, biz yazmayali konferans yari finalleri ve finalleri bitti, NBA finali ortalandi. Once Bati yakasi konferans yari finallerinden ve finallerinden baslayayim, daha sonra umarim Dogu’yu yazip bu geceki mactan once final serisine gececegim:

Konferans yari finallerinin en buyuk suprizi kesinlikle Dallas’in Lakers’i supurmesi oldu. Son yillarda Dallas, Lakers karsisinda hicbir varlik gosteremiyordu. Ote yandan Lakers ise sezon basindan beri, ben de dahil bir cok kisi tarafindan, ligde her takimdan en az yarim gomlek ustun gosteriliyordu. Bir de ustune eslesmelerde avantajli olan taraf Lakers olunca, Dallas ancak 2 mac alir, onlari da Lakers saldigi icin alir diye dusunuyordum, ama Dallas herkesi ters koseye yatirdi. Nowitzki onderliginde muthis bir seri oynadilar. Yillardir uzerlerine kaybeden damgasi yapismis oyuncular, bu seride mukkemmele yakin oynadilar. Kidd, Terry, Marion, Peja ve Barea inanilmaz yardimci oldular Nowitzkiye. Lakers ise resmen sahaya cikmadi hic bir macta. Onlari uzun zamandir bu kadar isteksiz, bu kadar doymus gormemistik. Serinin son macinda, Dallasta, sakinligiyle bilinen, Zen Master olan, Phil Jackson’in sinirli tavirlari aslinda durumun ozetiydi. 3. Mactan sonra Kobe’nin cikip, “Biz bu seriyi buradan cevirecegiz ve bunu herkes gorecek” demesinden sonra, 4. Maca Phil Jackson’in butun cocuklarini cagirmasi (kariyerinin son macini izlemeleri icin), takimin icinde ne kadar kopukluk oldugunun net gostergesi oldu. Sonuc olarak onlarda bir degisiklik gerektigini dusunduler ki, gorevi birakan Phil Jackson yerine, onun sistemini devam ettirmesi beklenen Brian Shaw yerine, Mike Brown ile anlastilar yeni koc olarak. Bununla ilgili bir degerlendirme ayrica yazicam usenmezsem.

Diger konferans yari finalinde ise, ilk turun en buyuk suprizini yapmayi basaran Memphis ile Oklahoma karsilasti. Memphis yine muthis bir mucadele ornegi gosterdi ve Oklahoma’yi inanilamz zorladi. Randolph, Gasol, Conley, Allen, Young, Arthur, Vasquez hepsi ama hepsi ellerinden gelen herseyi yaptilar ve uzun yillar hafizalarda kalacak bir playoff hikayesi yazdilar. Gonullerin sampiyonu tadinda bitirdiler playofflari. Biraz daha genis kadrolari olsa, hatta en onemli yildilari Rudy Gay sakat olmasa bu seriyi de buyuk ihtimalle alirlardi. Oklahoma’nin ilk turda gozuken butun defolari bu turda da devam etti. Kagit ustunde bu kadar iyi olup, bu kadar aksayan baska bir takim yok NBA’de. Ne savunmada ne de hucumda bir planlari var. Savunma, organizasyondan cok oyuncularin emekleriyle bir yerlerde duruyor. Hucumda ise Durant, Wbrook ve Harden kendilerini asmaya calisiyorlar. Surekli izolasyon uzerinden zorlamalar ile oynuyorlar. Oyuncu kalitesiyle Memphis’i bir sekilde gectiler ama herkesin hem fikir oldugu, o defolarla finale kalamayacaklariydi ki, beklenen oldu:

Konferans finallerinde kagit ustunde ustun olan taraf Oklahoma olsa da yukarida yazdigim defolardan dolayi benim ve bir cok kisinin favorisi Dallasti. Lakers serisindeki kadar ustun performans gostermeseler de duzen icinde, ne yaptigini bilerek oynadilar ve 4-1 ile gectiler Oklahoma’yi. Bu seriden sonra artik Scott Brooks’un gercekten cok kotu bir koc olduguna umarim Sam Presti de inanir ve iyi bir koc secimi ile, bu genc ve mukkemmel iskelet, seneye en onemli sampiyonluk adayi olur. Dallas ise sonuna kadar hakederek finale cikmis oldu Bati konferansindan. Kadrodaki cogu oyuncu daha once buralari oynamis ancak kaybetmis isimlerdi. Hatta o kadar ki bir kismina “looser” damgasi vurulmustu. Takim bazinda ise, Dallas, playofflarda mental olarak her zaman cok gucsuz kalmisti. Fakat finale gelirken azimsanmayacak kadar cok maci ciddi farklari kapatarak, ortaya inanilmaz bir direnc ve karakter koyarak kazandilar. Bu, simdilik onlara yakistirilan kaybeden imajini biraz degistirdi. Kidd, Nowitzki, Peja, Marion, Terry gibi oyuncularin buyuk ihtimalle yuzuk icin son sanslari bu sene. Acikcasi hepsi de yuzugu sonuna kadar hakediyorlar.