30 Ocak 2010 Cumartesi

Kim Gidecek?

Kadrolar açıklandığında benim için Nihat(Holosko) dışında süpriz yoktu. O süprizide gözümden kaçan yabancı sınırlamasını farkedince anladım. Denizli'nin kupa maçındaki 11'inden sadece Fink ve Nihat sahadaydı.



İşin ilginç yanı Delgado'nun durumu netleşmeden önceki son maçta gönderilme olasılığı olan bütün yabancı oyuncuların sahada olmasıydı. Benim aklımdaki isim Tello istatistiklere bakılınca teknik kadronun vazgeçilmezi, Fink bir diğer isim ve bu olasılığın olması bile beni şaşırtıyor, son aday 8 milyonluk Tabata. Siyah-beyazın bu 8 rakamına alerjisi olduğu kesin. Ancak Tabata'nın Antalya performansı sanki şans verilse artacak gibi duruyor. Bu düşüncemde bu ismi pozitif bir ruh halinde izlememin etkiside olabilir.



Denizli'nin son açıklamasından sonra oyun şablonunda köklü değişiklik bekliyordum fakat değişen tek şeyin oyuncuların istekleri olduğunu Bobo'nun bir savunma oyuncusu gibi kendi sahasında baskı yaparak top kazanması, Toraman'ın 3'e 3 atakta topu rakip kaleye taşıyan isim olması gibi sayısını arttırabileceğim örneklerle açıklayabilirim. Antalyaspor'un oyun disiplinini kaybedene kadar Beşiktaş'ın üretken olmaması düşündürücü malesef. Yine olumlu bakış açımla kongre baskısının atlatılması ve oyuncuların gelecek kaygılarının ( Delgado'nun tekrar kadroya dönmesi ve bir yabancı oyuncunun ayrılması ) giderilmesiyle Beşiktaş'ın en azından adının önündeki şampiyon sıfatına yakışır bi oyun segileyeceğini düşünüyorum.

Sanırım kongrenin sonucuda bugün belli oldu. Her ne kadar onursal başkan Süleyman Seba tarafsızlığını açıklasa da adaylardan Murat Aksu'nun listesine Faruk Pala aracılığıyla destek vermesi bu açıklamanın politik olduğunu gösteriyor. Faruk Pala ile Murat Aksu arasında mevcut yönetimin ibra edilmesi konusundaki anlaşmazlık nedeniyle Faruk Pala'nın yönetim kurulu üye adaylığından çekilmesi kongrenin sonucunun bugünden belli olduğu hissini yarattı bende. Yine de bekleyip göreceğiz.

** Ne bir heves, ne bir tutku.. Anlatılmaz bir sevgi bu.. **

26 Ocak 2010 Salı

Demirören'in Kupa Beyi

Maça golle başlayıp ilk 1/3'lük kısımda 3 gol bulunca Beşiktaş acaba başka maçımı izliyorum dedim. Çok geçmeden takım onayladı doğru maçı izlediğimi. Savunma oynayan oyunculardan en tecrübelisi İsmail Köybaşı galiba bu tecrübenin kendisine verdiği özgüvenden ötürü çok disiplinsizdi. Necip bilindik yerinin gerisinde başladı kaptan Toraman girene kadar, fena da değildi. Kendi kalesine attığı golü maçın sonundaki 40 metrelik gol pasıyla unutturdu. Lafı uzatmamak gerekirse mali açıdan pek parlak günler yaşamayan ve geçtiğimiz yılın başarılarının getirdiği kaynağı verimli kullanamayan Beşiktaş bu yetenekli gençlerin maç tecrübesi kazanmasıyla oyuncu maliyetlerini düşürebilir. Cumali Bişi dahil olmak üzere bu 5 isim önümüzdeki yıllarda kadroda şans bulabiliceklerdir ya da Necip'in kendi kalesine attığı golden sonra bile tribünlerin sevgi gösterisinde bulunması taraftarın bu şansın onlara verilmesini istediğini gösteriyor demek daha doğru olur.


Küçük bir detay ama bu ligin üstünde bir futbolcu olduğunu herkes kabul ederken Nihat hala kendini ikna edememiş. Boş kaleye yuvarladığı golden sonraki gösterisi bence biraz yersizdi. Reytingi olmayan bir maçta üstüne üstük manasız bilet fiyatlar sayesinde boş olan tribünlere bu şovu yapmaktansa Holosko'yla golü kutlamasını beklerdim çünkü Holosko nerdeyse gol atmışken ona ikram etti.


Son bir not, Ernst maç kadrosunda değildi. Umarım dinlenmiştir.


** Ne bir heves, nebir tutku.. Anlatılmaz bir sevgi bu.. **

25 Ocak 2010 Pazartesi

Sarı-Lacivert Haberler


2. devreye Gökhan Ünal transferiyle giren Fenerbahçe, Cuma günü oynanan maçta Denizlispor'u 3-1 mağlup etti. Yoğun yağış altında ve ağır zeminde oynanan maçta golleri A. Santos, Özer ve Güiza attı. Denizlispor'un tek golü ise yeni transferi Youla'dan geldi. Maçta baştan sona üstün taraf Fenerbahçe olsa da güzel gözüken oyun bizleri yanıltmamalı, lakin Denizlispor ligin düşme ihtimali yüksek takımlarından biri. Önceki Antalyaspor maçı da olmak üzere 2 maçta da Gökhan Ünal'ın hücum hattına bir hareketlilik kattığı kesin. Camiaya alıştığı ve kendine güveni geldiği zaman daha iyi olacaktır inşallah.
Defans ve sol kanat mevkilerinde eksiklik çeken Fenerbahçe, bugün itibariyle Önder'i affetti ve Önder'de takımla beraber idmanlara çıkmaya başladı, sanırım burun sürtme operasyonu da başarıyla tamamlanmış oldu. Şüphesiz oyuncular disiplinsiz tavırlardan daha çok kaçınacak.
Devre arası transferinde şüphesiz en çok merak edilen takım Fenerbahçe. R. Carlos'tan boşalan yabancı kontenjanını kullanmayı planlayan yönetim transfer çalışmaları yapıyor. Divan kurulunda açıklama yapan Nihat Özdemir "en iyi transferi yapacağız" dedi. Ancak hala transfer politikasını 2 açıdan anlayabilmiş değilim. 1.si Brezilya aşkı. Fenerbahçe ve Shaktar dışında hangi takımda bu kadar çok Brezilya'lı var? Ya da hangi büyük Avrupa klübü bünyesinde bu kadar çok Brezilyalı futbolcu bulunduruyor? Öncelikle şunu söylemeliyim, Avrupa tecrübesi az olan ya da hiç olmayan Brezilyalı futbolcular, kendi liglerinde mücadele gücü yüksek maçlara çıkmıyorlar. Daha çok tekniğe ve şova dayalı bir lig. Bakın yanlış anlamayın Alex de A. Santos da gerçekten iyi futbolcular ve katkısı yüksek oyuncular, ancak kadroda böyle iki yabancı bulundururken hala Brezilyalı katma çalışmalarını anlayamıyorum. Bu takımın mücadele gücü yüksek oyunculara ihtiyacı var. Unutmadan Baroni bu genellemenin dışında kalabilir. Ama eğer Brezilyalı transferi takımın ahengini bozmamak için düşünülüyorsa yönetim çok yanılıyor. Galatasaray'a bakacak olursak - oyuncuların iyiliğini kötülüğünü, potansiyel katkılarını tartışmıyorum - ama nerdeyse bütün yabancılar İngiltere liginde oynamış futbolcular. Bir Keita Fransa'da top koşturdu, Fransa Liginin kalitesini TSL ile karşılaştırmam bile mücadele gücü açısından. Bunlar hep önemli noktalar. İkinci olarak da, son 3 senedir transferin hep son dakikaya bırakılması. Böyle transferlerin hangisinden fayda sağlandı? Bu sezon neyse ki Santos-Baroni aşısı biraz da olsa tuttu ancak onlar da hatırlarsanız sezon başı kampında yer almadılar dolaysıyla takıma alışma süreleri uzadı, özellikle de Santos'un. Şimdi yine son hafta ve yine Fenerbahçe taraftarı transfer bekliyor. Nihat Özdemir'in beklentileri yükselten açıklamasıyla beraber tansiyon iyice yükselmiş durumda. Sezon başında aynı durumda gelen Santos ve Baroni transferlerinde taraftarın beklentiler o kadar yükseltilmişti ki, Fenerbahçe taraftarının forumu olan Antu'da "dağ fare doğurdu!" replikleri kol gezmişti. Yine bir transfer dönemi, yine son hafta ve yine beklentiler çok yüksek... Kim gelirse gelsin hayırlı ve daha da önemlisi faydalı olmasını diliyorum, ama şu son dakika transfer politikasının değişmesi şüphesiz herkesi rahatlatacak ve Fenerbahce.org'u da transfer yalanlama sitesi olmaktan kurtaracaktır.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Beklenen Gün Gecikmeli Olsa da Geldi

Süre olarak başarı ortalamasını Beşiktaş'ta aşan Mustafa Denizli kendisiyle özdeşleşmiş "başarılı bir sezonun ardından yaşanan büyük çöküş"ü bugün oynanan Z.T.K. grup maçıyla iyice gün yüzüne çıktı. Daha öncede başında bulunduğu kulüplerde yanlış kadro seçimi sürekli rotasyona gitmesi ve bazı oyuncuları ısrarla oynatmasıyla eleştirilen Denizli benzer eleştirilere bu sezonda maruz kalıcak gibi görünüyor. Sahada kendi sahip olduğu kulüpte oynar gibi gezinen ve duran toplar dışında oyuna hiçbir katkısı olmayan Tello sürekli şans bulurken 8 milyon euroluk tabata tv ekranlarına sadece saha kenarında ısınırken görüntü verebiliyor.

Beşiktaş'ın en önemli özelliği olarak takım oyunu oynaması konuşuluyordu. Şimdi ise maç oynanırken futbolcuların suratında memnuniyetsiz ve isteksiz bi ifade var. Bir döneme damga vuran 'neşter' kelimesi tekrar gündeme gelmeli galiba. Kadroda sürekli şans bulan ama bal yapmayan arılar dinlendirilmeli ve kulübe maddi açıdan yük katan futbolculardan aldıkları ücretin karşılığı istenmeli. 2 milyon euro kazanan Nobre bu sezon ki tek golünü Bursaspor'a atarken, 1.5 milyon euro kazanan Rüştü her kritik virajda sakattı. 'Kaptan' Delgado ise anlamsız bir kapris içinde ya da bizim bilmediğimiz bir yönetimsel engel var.

Tüm Beşiktaşlılara sezonun geri kalan kısmı için sabır diliyorum. Çünkü Denizli komik bahaneler arkasına sığınmaya başladı. Maç sonunda yaptığı açıklamada takımın hastalığına teşhisi henüz net koymadıklarını buna rağmen yarın sabahtan itibaren çalışmalara başlicaklarını belirti. Sayın Denizli devre arası bitti!

Hep kötü durumdan bahsettim. Güzel bir haberle yazımı bitiriyorum. Holosko'nun kontratını 3 yıl daha uzatmış olması son zamanlarda gelişen nadir olumlu olayların sanırım başında geliyor.

** Ne bir heves, ne bir tutku.. Anlatılmaz bir sevgi bu.. **

15 Ocak 2010 Cuma

Sözünü Tutman Dileğiyle

"Alex gibi bir mimarla oynamak benim için büyük bir şans ve keyif olur. Golcülerin işini daha da kolaylaştıran bir yetenek o. Alex, sahada ölüyü bile diriltir. Milli Takım yolu da bana açılır."

El Turco Güiza Fener'de


Ara transferde Fenerbahçe'yle adı en çok anılan oyunculardan biri olan Gökhan Ünal ve klübü Trabzonspor' la prensip anlaşmaya varıldı. Daha önceden de bildiğiniz gibi adı 3 büyükle geçen Gökhan Ünal, 2003-2008 arasındaki Kayserispor serüveninden sonra Trabzonspor'a transfer olmuş ve herkesi şaşırtmıştı. Kayserispor'da 5 sene içinde oynadığı 135 maçta 78 gol atan Gökhan 2008'den itibaren giydiği bordo-mavili formayla 50 maçta 17 gol attı. 14 kez milli olan futbolcu 2'si Avrupa Kupası elemeleri olmak üzere toplam 4 gol attı. Fenerbahçe'ye hayırlı olması dileğiyle. İnşallah bizleri utandırırsın.
Bu arada ilginç bir noktaya da değinmek istiyorum. Fenerbahçe kadrosundaki gol kralı sayısını 4'e çıkarmış oldu. Bundan önce çubuklu formayla Alex ve Semih, Mallorca forması altında ise Güiza gol krallığı yaşamıştı. Yeni gol kralımız inşallah eski performansını sahalara yansıtır ve istatistiksel olarak Alex'in 2. alternatifi olur.

12 Ocak 2010 Salı

Beşiktaş ve Ocak Ayı

Bu seneki adıyla Ziraat Türkiye Kupası'nın son şampiyonu henüz grup aşamasında kupaya veda ediyor ama bir Beşiktaşlı olarak buna nasıl bir tepki vermem gerektiği konusunda emin değilim. Yaklaşan kongre öncesinde halen başkan olan Sayın Demirören'in elinde cok övündüğü kupa olmayacak. Bunun yanı sıra maç yayın haklarını elinde bulunduran TRT'nin kalitesiz yayınına katlanmak zorunda kalmayacak Beşiktaşlılar. Bunlar sadece komik teselliler.

Maça gelicek olursak fazla yorumlanacak bir tablo göremedim ben. Sadece adı konmamış bazı gerçekler üzerinde artık herkes hem fikir olmalı. Bu gerçekler ciddi kaleci sorunu yaşanayacağı, 31 ocak olan kongre tarihi nedeniyle olası bir yönetim değişikliğinde transfere kısıtlı bir süre kalması, gol ayaklarının yetersizliği ve kalitesi semtte bile dolaşmasına yetmeyecek oyunculardan kurtulup özüne dönmesi gerektiğidir.

Henüz çok erken ama Necip Uysal, Batuhan gibi bir hayal kırıklığı olmayacağını gösterdi sanki bu maçta. Fakat altyapının bir başka 'yeteneği' İbrahim Kaş Beşiktaş kariyerine sanırım nokta koydu. İşin özüne gelecek olursak 8 maçlık galibiyet serisinden sonra takımın belkide tek gerçek yıldızı F. Ernst'in formsuzluğu kaybedilen bütün maçların tek sebebi olarak gösterilebilir. Umarım kısa süre içinde Ernst takıma gerçek anlamda geri döner.

Gecenin keyif veren tek olayı ise benim açımdan Holosko oldu. Koşuşunu bile özlemişim. Sakatlığın verdiği ürkekliği kısa sürede atlatmasını diliyorum

Son olarak 14 Ocak gibi önemli bir tarihi hatırlatmak istiyorum. Gönlümden şüphesiz NTV geçiyor. Merakla bekliyorum ihale sonucunu.

** Ne bir heves, ne bir tutku.. Anlatılmaz bir sevgi bu.. **

11 Ocak 2010 Pazartesi

Geçmiş Olsun Kinsey!

Fenerbahçe Ülker'in Amerikalı oyuncusu Tarence Kinsey dün Bağdat Caddesi civarında gece 11 sularında maddi hasarlı trafik kazası geçirmiş. Kinsey neyseki kazayı burnu bile kanamadan atlatmış! 2. bir C. Kazım vakası mı? Hayır, çünkü oyuncu tutanaklara göre alkolsüzmüş. Buradan kendisine ve tüm Fenerbahçeliler'e geçmiş olsun dileklerimizi yolluyoruz.

Kaynak: SalsaBasket

Avrupa'da Bunlar Olmuyor Klişesi Vol.4


Bugün oynanan İtalya Serie A maçında sahasında AC Milan'a 3-0 mağlup olan Juventus taraftarı, stadda ateş yakarak takımını protesto etti. Turin ekibini yıkan golleri Ronaldinho(2) ve Nesta atarken, taraftarın bu gidişattan memnun(!) olmadığı bir gerçek. Türkiye ile ortak yönleri çok ve en nihayetinde Akdeniz ülkesi olan İtalya, bu klişeleri ve tabuları yıkmak için iyi örnekler sunuyor. Teşekkürler İtalya.

Afrika'da Neler Oluyor?

CAN2010 (Campeonato Africano das Nações em Futebol Angola 2010) - Türkçe adıyla Afrika Uluslar Kupası, daha başlamadan 2010'la beraber adından en çok söz ettiren spor olaylarından biri haline geldi. İlk olarak Gana'yla turnuvanın ilk gününde maça çıkacak olan Togo kafilesi teröristlerce tarandı ve kafileden 2 kişi hayata gözlerini yumdu. Bunun üzerine geçtiğimiz günlerde Togo turnuvadan çekildi. Bugün oynanan açılış maçı ise şüphesiz ki futbol tarihinde unutulmayacak günlerden birine şahit oldu. Angola - Mali arasında oynanan maçta Angola ilk yarıyı 2-0 önde kapattı ve 2. devrede de 67 ve 74. dakiklarda attıkları gollerle 4-0 öne geçti. Ancak ne olduysa 78. dakikadan sonra oldu. Bu dakikada Seydou Keita attığı golle durumu 4-1'e getirirken Kanoute'nin (dk. 87, 90+3) ve yine Keita'nın (dk. 89) da attığı gollerle Mali maçtan 4-4'le ayrılmasını bildi. 6 dakikaya 3 gol sığdıran Mali şüphesiz ki futbol tarihinde anılacak ve adını unutulmaz maçlar serisine yazdıracak.
Unutmadan; buradan yapılan saldırıyı kınıyoruz ve de Dünya Kupası organizasyonun Güney Afrika'da yapılması fikrinin bir kez daha üzerinden geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

7 Ocak 2010 Perşembe

Arenas'a Süresiz Oynamama Yasağı

Baştan başlamak lazım aslında olaya tamamen. İlk olarak Gilbert Arenas'ın soyunma odasındaki dolabında 3 adet silah bulunmuştu. Yeni çocuğu olduğu için evde silah bulundurmak istemediğini silahları geçici olarak oraya koyduğunu, amacının buradan da polise teslim etmek olduğunu açıklamıştı Agent 0. Bunu herkes normal karşıladı. Daha sonra ise işin rengi değişti. Soyunma odasında takım arkadaşı Crittendon ile kumar borcu yuzunden kavga ettikleri ve işin silah çekmeye kadar vardığı ortaya çıktıç Bu skandalın üstüne FBI konuyla ilgili araştırma başlattı ve NBA yöneticileri de olayın vahametinin farkında olduklarını açıkladılar. Olayla ilgili son gelişme ise geçen gece oynanan maçtan önce Arenas'ın bu olayla dalga geçer hareketler yapması ve tribünlerden bir seyircinin maçta herkes suskunlen 'Don't shoot Gilbert' diye bağırması oldu. Bugün açıklama yapıldı NBA tarafından ceza konusunda.

NBA yönetimi ve David Stern'un son yıllarda en çok dikkat ettiği konu NBA'in prestijini, marka değerini korumak ve bunlara zarar verenleri ibret olacak şekilde cezalandırmak. Gilbert Arenas'a da başka bir karar çıkana kadar sahaya çıkma yasağı geldi bugün. Geçen seneyi sakatlıklardan dolayı oynamadan geçiren Arenas'ın bu sene patlama yapması beklenirken o skandal patlattı. Kendini sevenleri hayal kırıklığına uğratmaya devam etti.

5 Ocak 2010 Salı

Ve Ukic Fener'de!


Daha önce post ettiğimizde olası Ukic transferini bildirmiştik burada. Bugün Fenerbahçe resmi sitesinden yapılan açıklamayla da bu transfer resmilik kazanmış oldu. Fenerbahçe'nin en çok ihtiyaç duyduğu bölgelerden birine Ukic gibi bir oyuncunun gelmesi hepimizi heyecanlandırdı. 1.96m boyunda ve 86kg ağırlığında olan milli Hırvat basketbolcu Avrupa'da Barcelona ve de Virtus Roma gibi kalburüstü takımlarda oynamış ve daha sonra 2008 yılından itibaren sırasıyla NBA'de Raptors ve de son olarak Bucks takımlarında oynamıştı. Fenerbahçe'nin kadrosuna gelince, şu anda Efes'ten daha üstün bir kadro yapısına sahip gözükse de bir 4 numaraya da ihtiyaç olduğu aşikar ve tabiki Tanjeviç'in mantalitesini değiştirmesi(!) önemli. Hoşgeldin Ukic, seninle beraber Final Four'ları, şampiyonlukları görmek dileğiyle...

Fenerbahçe resmi sitesi açıklaması için TIKLA.

Kısa Kısa Transferler



Inter,kendi altyapısından çıkma Goran Pandev'i Lazio'dan transfer etti. Bilindiği gibi,Pandev Lazio başkanı ile sözleşme konusunda ters düşmüştü ve sene başından beri de kadro dışıydı. Bu sene sonunda da sözleşmesi bitiyordu. Hem Lazio hem de Inter için iyi oldu. Eto'o Afrika Kupasındayken Pandev-Milito ikilisinin performansı merak konusu olacak.



Roberto Carlos,Corinthians ile sözleşme imzalamış. Gidince de Fenerbahçe kulubü hakkında konuşmayı ihmal etmemiş. Beni sıradan oyuncu gibi gördüler,seks skandalı olaylarında hiç birimize sahip çıkmadılar diye de sıralamış şikayetlerini.



Atletico Madrid kiraladı,bugün geldi gelecek derken Juventus çark etti. Christian Molinaro Stuttgart'a kiralandı sezon sonuna kadar. Atletico da bunun üzerine yeni hedefini Tiago olarak belirlemiş.



Liverpool'da Riise'nin gidişi sonrası transfer edilen ancak Fabio Aurelio ve Insua'nın arkasında bekleyen Andrea Dossena Napoli'ye 5 milyon euro karşılığında transfer oldu. Dünya kupası yaklaştıkça artık çoğu İtalyan oyuncular ilk 11'de oynayabilecekleri kulüplere yönelmeye başladılar.



Son transfer haberi de Katar'dan geldi. Bir zamanlar geleceğin yeteneklerinden gösterilen ve herkesin merakla beklediği Daniel Carvalho Rusya macerasından sonra şimdi de kendini Katar'da göstermek için çabalayacak. O da Avrupa'da tutunamayan vatandaşları gibi oraya transfer oldu. Ancak bu transferi 26 yaşındayken yapması benim açımdan üzüntü verici. Sonu belli hikaye gibi aslında. Orada da bir süre oynayıp tekrar ülkesinin yolunu tutar.

Geremi Bilmecesi



Sınavlardan ötürü Geremi haberini bu akşam yazmaya karar vermiştim.Ama başında Ahmet Gökçek'in olduğu bir kulüpte her an her şey olabileceği için başta planladığım yazımı da haliyle değiştirmek zorunda kaldım. Dün yapılan olağan kongrede tekrar başkanlığa seçilmişti Ahmet Gökçek. Daha önce Galatasaray'ın almak istediği Ali Turan'ın kulübüyle anlaşarak ilk bombayı patlatmışlardı. Daha sonra kongrede şov yaparak Geremi'yi getirtmişlerdi Ankara'ya. Ancak asıl bomba bugün ellerinde patladı. Newcastle United kulübü Geremi'nin hala kendi oyuncularının olduğunu açıklamış.Geremi şu anda Afrika Uluslar Kupası kafilesinde yer almaktadır ve ayrıldığını söylemek için de çok erken diye de dip not düşmüşler. Ahmet Gökçek elbet bu konuyla ilgili bir açıklama yapacaktır.Ancak umarım bu açıklama Hikmet Karaman olayında gibi çirkin bir boyut kazanmaz.