29 Haziran 2011 Çarşamba

Wimbledon Day 9 | Ceyrek Finaller (Erkekler)


Dun kadinlarda yari finallere kalan oyuncularin belli olmasindan sonra bugun de erkeklerde ceyrek final mucadeleleri oynanacak. Kadinlar ceyrek finallerine damgayi Lisicki vurdu. Seri basi olmayan ve turnuvaya wild card ile katilan Lisicki, belki de turnuvanin en onemli favorisi, formda Bartoli'yi 3 set sonunda eledi. Bu sonucta Wimbledon'a wild card ile katilip, en basarili olan 3. isim oldu simdilik. Yasadigi agir sakatliga ragmen geldigi nokta gercekten ayri bir hikaye. Diger maclarda ise favoriler genelde rahat kazandilar. Sharapova, Cibulkova'yi cok rahat gecerek yari finalde Lisicki'nin rakibi oldu. Azarenka, Paszek'i rahat gecip yari finale kalirken, Kvitova da benim supriz cikabilecegini dusundugum macta Pironkova'yi yenerek Azarenka'nin rakibi oldu. Yari final maclarina yarin sabah ayrica deginiriz.


Bugun erkekler ceyrek finallerindeki maclar soyle:


R. Nadal - M. Fish

Fish kendisininden beklenen patlamayi hicbir zaman yapamadi ve hala kalburustu bir oyuncu olarak devam ediyor kariyerine. Bu turnuvada da acikcasi ben buralara gelmesini beklemiyordum; cunku cok da iyi baslamadi ilk turlara. Daha sonra ise performansini arttirarak ceyrek finale kadar geldi. 4. turda ise gecen senenin finalisti Berdych'i eledi. Nadal ise Del Potro'yu 4 sette gecerken maca damga vuran sakatlanmasi oldu. Sakatligi sirasinda macin yarim kalmasi O'nun sansinaydi. Okuduklarimiz, sakatliginin oyununu etkilemeyecegi seklinde. Eger soylendigi gibi maca sakatliginin etkisi olmadan cikarsa zorlanmadan kazanacaktir.


R. Federer - J.F. Tsonga

Fedex, Roland Garros'da yakaladigi yuksek formu, Wimbledon'da da devam ettiriyor. Buraya kadar zorlanmadan geldi ve Tsonga karsisinda da, , her ne kadar yakin zamanda macini izlemesem de, zorlanacagini dusunmuyorum. Acikcasi bu macla ilgili yazacak fazla yorumum yok.


A. Murray - F. Lopez

Feliciano Lopez, Tomic'le birlikte ceyrek finalde seri basi olmayan iki isimden biri ve turnuvanin suprizlerinden. Buraya gelirken tecrubeli Schuettler'i ve cimde cok iyi olan Roddick'i eledi. Andy Murray ise son zamanlarda hep buralarda olan ama kendini bir turlu asamayan bir oyuncu. O'nun sikintisi yetenekten cok mental olarak zayif olmasi. Bu mac bence, ceyrek finallerde supriz olabilecek maclardan biri. Lopez formunu devam ettirir ve Murray'i mental olarak yorabilirse yari final icin sansi olur ama Murray maca iyi konsantre olup, kopmazsa 4-5 sette de olsa maci alir.


N. Djokovic - B. Tomic

Tomic erkeklerde turnuvanin en buyuk suprizi. Davydenko, Soderling ve Malisse gibi 3 seri basi oyuncuyu eleyerek geldi buralara genc raket. Sanssizligi belki de Djokovic ile eslesmek oldu. Kagit uzerinde Djokovic cok agir bassa da benim merakla bekledigim bir mac bu. Umarim yenilse bile Tomic, Djokovic'i zorlar. Burada kazandigi tecrube ona ileride cok fayda saglayacaktir. Hele bir de supriz yaparsa o zaman turnuvanin en buyuk rengi olur.

28 Haziran 2011 Salı

Arsenal'in Yeni Deplasman Forması Sunuldu

Blog'umuzda olabildiğince yazılar yazmaya çalışırken, aynı zamanda güzel ya da ilginç kareleri, videoları da paylaşmaya çalışıyoruz. Arsenal'in forması da bunlardan biri.


Bu yeni forma, kesinlikle bu zamana kadar gördüğüm formalarda ilk 3'e girer, acımaz birincilğe de oynar. Ambleminn yanındaki yaprakların da anlamı ilginç. Gunners'ın 125. yıl için hazırlattığı bu formaların ambleminin sol tarafindaki 15 meşe yaprağı, 1886'da takımı kuran 15 kişiyi simgelerken, sağ taraftaki 15 yaprak da kulübün temellerinin atıldığı sırada buluşulan "Royal Oak Pub'ı" simgeliyor. Ortada yazan "Forward" yani "İleri" kelimesi de pek çoğunuzun bileceği üzere kulübün ilk mottosu olarak tarihe geçmiş. Ne diyelim, iyi günlerde kullansınlar.

Daha fazla bilgi için: LINK (bağlantı İngilizce'dir.)

Wimbledon Day 8 | Ceyrek Finaller (Kadinlar)


Wimbledon'da dun oynanan 4. tur maclarindan sonra bugun kadinlarda ceyrek final mucadelelerine ara vermeden baslanacak. Dun cikan sonuclar da erkeklerde bekledigim maclar disinda hic supriz olmadi. Nadal'in sakatligina ragmen kazanmasi gunun hikayelerinden biriydi. Sakatligi ceyrek final mucadelelerinde ne durumda olacak onemli olan o. Tomic bekledigim gibi gunun en onemli suprizini yapti. Bu turnuvanin yukselen yildizi, ceyrek finalde Djokovic ile eslesti. O maci da heyecanla bekliyorum. Kadinlarda ise Wozniacki disinda beni cok sasirtan supriz olmadi. Ben O'nun Sharapova'yi bile yenebilecegini dusunuyordum ki o 4. turda veda ederek kendisini elestirenlere kortta bir kez daha cevap veremedi. Williams kardeslerin maclarinda supriz olabilecegini tahmin ediyordum bende herkes gibi. Onun disinda ise favori olan oyuncular maclari kazandilar. Bugun oynanacak ceyrek final eslesmeleri soyle:


S. Lisicki - M. Bartoli

Lisicki uzun suren sakatlik doneminden sonra katildigi Wimbledon'in suprizlerinden oldu. Li Na'yi turnuvadan eleyen, ceyrek finaldeki seri basi olmayan iki isimden biri olan Alman oyuncu belki de turnuvadan once hedefledigi noktaya coktan ulasti. Bundan sonra ustunde ciddi bir baski olacagini sanmiyorum. Rahat bir sekilde oyununu oynayacaktir ama eline gelen bu firsati da en iyi sekilde degerlendirmeye calisacaktir. Bartoli ise Serena Williams'i bir Grand Slam'de yakalanacak en kotu halde yakaladi ve maci kazandi. Mac sirasindaki hirsi ve konsantrasyonu cok ust seviyedeydi. Sanki formu bu kadar iyiyken bunun kariyeri icin en onemli turnuva oldugunu dusunuyor. Bu macta da Serena karsisinda oynadigi gibi oynarsa yari finale kalacagini dusunuyorum. Bence bu mactan supriz cikmayacak ve Bartoli yari finale kalacak.



D. Cibulkova - M. Sharapova

Acikcasi ben Wozniacki'nin bu sefer seytanin bacagini kirip Sharapova'yi eleyecegine inaniyordum ama O buralara dahi gelemedi. Dun Sharapova kendisine gore zayif Peng'e karsi belki de 4. turun en rahat macini oynadi. Su anki form durumlarina bakinca da herkesten bir adim onde gozukuyor. Hala tek handikapi dun dedigim gibi oyundan cok rahat kopabilmesi. Cibulkova ise dunun suprizine imza atip Wozniacki'yi eledi. Hem de ilk seti farkli kaybettikten sonra oyundan kopmayarak basardi bunu. Bu kadar inatci olmasi Sharapova'ya ters gelebilir ama 3 sette olsa da ben Sharapova'nin maci kazanacagina inaniyorum.


P. Kvitova - T. Pironkova

Dunun bir diger supriz sonucuna imza atan Pironkova ceyrek finalde Kvitova ile eslesti. Kagit ustunde Kvitova favori gozukse de, Pironkova da buraya Venus'u ve Zvonareva'yi eleyerek geldi. Gunun supriz cikabilecek maclarindan biri bence. Kvitova buralara en kolay yollardan gelen isimlerden biri. Belki turnuva basindan beri ilk kez bu kadar direncli bir isimle mucadele edecek. Her halukarda bu macin 3 sete uzayacagini ve supriz cikabilecegini dusunuyorum.


T. Paszek - V. Azarenka

Ceyrek finalde seri basi olmayan diger isim genc Avusturya'li Paszek de turnuvanin suprizlerinden. En azindan buraya gelmesini cok kisi beklemiyordu. Schiavone'yi eledikten sonra 4. turda da Pavek'i eleyerek ceyrek finalde Azarenka'nin rakibi oldu. Azarenka bekledigim gibi 4. macini, ayni Sharapova gibi, cok rahat kazandi. Formu gayet iyi ve dun de dedigim gibi kendisinden beklenen patlamayi bu sefer yapmaya kararli gibi. Her ne kadar gonlum Paszek'ten yana olsa da bu macta da supriz cikacagini dusunmuyorum. Azarenka zor da olsa bu maci da kazanir.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Wimbledon Day 7 | Ceyrek Finallere Gelirken (Kadinlar)

Wimbledon'da, kadinlar ve erkeklerde, ceyrek finalistlerin belli olacagi 4. tur maclari bugun oynanacak. Turlar ilerledikce daha keyifli ve dengeli eslesmeler olusmaya basladi. Bugun kadinlardaki eslesmeler:


M. Sharapova - S. Peng

Sharapova turnuva ilerledikce daha iyi oynamaya basladi ama son macta Robson'a karsi zorlandi. Sorunu gozuktugu kadariyla mactan cabuk kopmasi. Bir anda konsantrasyonunu kaybedip ust uste cift hatalar ve basit hatalar yapabiliyor. Konsantre oldugunda ise puanlari cok rahat kazaniyor. Peng ise Li Na'nin golgesinde kalmis bir isim. Sharapova normal olarak macin favorisi, ama Roland Garros'ta yari finalde yaptigi gibi oyundan koparsa, Peng'in az da olsa bir supriz yapma sansi var.

V. Williams - T. Pironkova

Venus 5 aylik sakatligin ardindan, daha once 2 kez yenilip, 1 kez yendigi Pironkova ile bir Grand Slam 4. turunda karsilasacak. Normal bir zamanda olsa Venus'un kazanacagini dusunurdum ama sakatliktan cikmis olmasi macta olasi bir supriz ihtimalini cok guclu kiliyor. Pironkova genc ve enerjik bir isim ki su anda Venus'un hic karsilasmak istemeyecegi bir tarz bu. Ayrica buraya gelirken de Zvonareva'yi eledigini unutmamak gerek. Keyifli ve buyuk ihtimalle 3 sete gidicek bir mac olacaktir. Ismi ve tecrubesiyle Venus favori olsa da, supriz olma ihtimali de az degil.


S. Williams - M. Bartoli

Venus icin soylediklerim hepsi Serena icinde aynen gecerli. Hatta onun sakatligi daha agir ve uzun sureli oldu. Hem Wimbledon'da hem de Eastbourne'da oynadigi maclarda sakatliklarinin etkisi de cok net gozuktu. Bartoli ise bu sene formda. Serena'nin bu mactaki sansi Bartoli'nin cok atletik bir isim olmamasi. Bu nedenle is teknik mucadeleye donerse, Serena bu maci da alabilir. Venus macindaki gibi bu macta da supriz olma ihtimali yuksek. Bu macta cok cekismeli gecer bence ve 3 sette sonuclanabilir.

C. Wozniacki - D. Cibulkova

Wozniacki turnuva basindan beri formunu arttira arttira geldi 4. tura. Ozellikle son maclarda rakiplerine karsi cok ustun oynadi. Benim izledigim kadariyla su anda turnuvanin favorisi Wozniacki. Cibulkova ise cok zor olmayan bir yoldan geldi bu tura kadar. Acikcasi maclarini izleme firsatim olmadi. Daha once bildigim kadariyla, bu macin net favorisinin Wozniacki oldugunu dusunuyorum. Belki 1 set verebilir ama maci alacaktir.


N, Petrova - V. Azarenka

Azarenka'nin Huntuchova'yi eledigi macta yagmur arasi inanilmaz isine yaradi. Son sette Hantuchova momentumu arkasina almisken gelen aradan sonra oyuna cok iyi girdi ve seti bitirdi Azarenka. Baya bir zamandir kendisinden beklenen o patlamayi yapamadi ve burada onu basarmak hedefi. Petrova ise buraya yine nispeten kolay yoldan gelenlerden. Azarenka bu macta net favori bence. Hatta 2 sette kazanirsa da sasirmam.

S. Lisicki - P. Cetkovska

Lisicki buraya Li Na'yi, Cetskova ise Ivanovic'i eleyerek geldi. Ikisi hakkinda da cok fazla fikrim yok ama bu turnuva performanslarina gore Lisicki'nin bu maci alacagini dusunuyorum. Aksi bir sonuc ise beni hic sasirtmaz. Bu tarz maclarin genelde hic favorisi olmuyor; cunku bu noktaya gelen bu tarz isimler, devam etmek icin canla basla mucadele ediyorlar.


P. Kvitova - Y. Wickmayer

Iki oyuncu da buraya cok zor yollardan gelmedi. Wickmayer'in son macinda karsilastigi Kuznetsova disinda iki rakipte siradan rakiplerle karsilastilar. Yine yakin gececek bir mucadele sonunda bence kazanan Kvitova olacak. Supriz olma ihtimalini yine az olmadigi bir mac bence.

T. Paszek - K. Pervak

Son eslesmede ise, cogu kimseye gore, buralara gelmesi zor olan iki var. Paszek son turda Schiavone'yi, Pervak ise Pektova'yi eledi. Ikisi de bu maclarda favori olan taraf degildi. Bu tur iki genc oyuncu icinde kariyerlerinin en onemli maclarindan biri. Burada ceyrek finale kalmalari bile onlarin kariyeri icin onemli bir adim olur. Boyle maclar icin tahmin yapmak cok zor. 3 sette kazanan belli olur bence, icimden gecen isim de Paszek.


Bunu aslinda bir deneme olarak yazmistim. Erkeklerdeki eslesmelerde sadece ceyrek finale kalmasini bekledigim isimleri yazacagim ve parantez icinde supriz yapma ihtimali oldugunu dusundugum isimleri. Bundan sonraki turlarda erkekleri de kadinlari da yukaridaki formatta yazmaya calisacagim,


R. Nadal - J. Del Potro --> Nadal

R. Federer - M. Youzhny --> Federer

A, Murray - R. Gasquet --> Murray

M. Fish - T. Berdych --> Berdych (Fish)

M. Llodra - N. Djokovic --> Djokovic

L. Kubot - F. Lopez --> Lopez

D. Ferrer - W. Tsonga --> Ferrer (Tsonga)

B. Tomic - X. Malisse --> Tomic ( Soderling'i eleyerek geldi genc Tomic. Bu macta Malisse buyuk favori gosterilse de bence gunun suprizi Tomic'ten gelebilir)

River Plate Dustu


Dun yazmistik River Plate'in kader macina cikacagini. Dun aksam oynanan macta River Plate, Belgrano ile 1-1 berabere kaldi ve 110 senelik tarihinde ilk kez ikinci lige dustu. Macta sahada iyi bir River Plate vardi, hatta erkenden 1-0'i yakaladiktan sonra bir de cok net penaltilari verilmedi. Daha sonra yavas yavas panik olmaya basladi River ve baskili oynadiklari dakikalarda, Belgrano 1-2 tane net pozisyon kacirarak mesaji verdi. Ikinci yarinin basinda ise bir ikinci lig takimina yakisacak, komik defans hatasiyla yediler golu. Hemen arkasindan, yine baskiyi kurup penalti kazandilar. Belki bu penalti bir kivilcim olabilirdi ama onu da ikinci lig takimi futbolcusuna yakisir sekilde kacirdi Pavone.


Aslinda sadece su son maca bile bakinca, RIver Plate ikinci lige yakisan bir takim haline gelmis demek zor degil. Bunu buraya getirenler utansin. Yillardir alttan oyuncu yetistirmeden, vasat kadrolarla oynayan, sadece ismiyle bir yerlere tutunan River Plate kacinilmazla yuzlesti. Boyle giderse cok surmeden Boca Juniors'da onlara katilir. Superclasicoyu da farkli bir platformda izlemis oluruz.



26 Haziran 2011 Pazar

Monumental'de Kader Gunu | River Plate - Belgrano


River Plate sadece Arjantin'in degil, Guney Amerika'nin, hatta Dunya'nin en onemli kuluplerinden. Son 3 senede ortaya koyduklari kotu performans (Arjantin Ligi'nde kume dusme potasi takimlarin son 3 yilda aldiklari puanlara gore hesaplaniyor) onlari Arjantin Ligi'nde play-out potasina soktu. Ligin son macinda kendi sahalarinda, ligde iddiasi bulunmayan Lanus'a karsi kazansalar, bu durumdan kurtulacaklardi; ancak ruhsuz ve kotu oyunla 2-1 kaybettiler. Bu mactan sonra oyuncular taraftarin agir tepkisiyle karsilasti. Arjantindeki taraftar kulturunu bize cok benziyor hatta cogu zaman bizden daha da sert olabiliyorlar (Gerci futbolla az cok ilgilenen herkes bunu bilir ama belirtmekte fayda var). Destekleri de tepkileri de abartili olabiliyor. River Plate, Lanus'a 2-1 yenilip, play-outa kalmasi kesinlesince, oyuncular Monumental'i zor terk etmislerdi.


Play-outtaki rakipleri, daha once birinci lig tecrubesi olan Belgrano oldu. Bu sezon, okudugum kadariyla, cok iyi top oynayan bir takim Belgrano. Ilk macta River Plate, Belgrano deplasmanina giderken, cok kisinin aklinda River Plate'in berabere kalacagi en kotu 1 farkla yenilecegi vardi. Beklenilenin aksine, mac Belgrano'nun ciddi ustunluguyle gecti ve ev sahibi maci 2-0 kazandi. River Plate oyuncularinin ruhsuz ve kotu oyunu, bu macta taraftarin sabrini iyice tasirdi ve sahaya inen bir kac holigan, futbolcularin ustune yuruyup, tehdit etti. Mac bu yuzden 20 dakika kadar durdu.


Play-outun ikinci maci bu gece Monumental'de oynanacak. River Plate'in ligde kalmasi icin maci en az 3 farkla kazanmasi gerekiyor. 2-0 disindaki 2 farkli skorlar, River Plat'in kume dusmesi demek olacak. Tarihinde hic ikinci lige dusmemis, 80 yildir bu tehlikeyi dahi yasamamis, lige 33 sampiyonlugu bulunan River Plate'in, dusme korkusunu bu kadar yakindan yasamasi bile basli basina bir olay. Her ne kadar Boca Juniors'i, River Plate'den cok daha fazla sevsem de, River Plate gibi Dunya futboluna sayisiz yildiz yetistiren, keyif veren bir klubun kume dusmesini hic istemem. Ayrica olasi bir kotu sonucta, Monumental'de ve Buenos Aires'de cikacak olaylari hayal bile edemiyorum. Zaten yanlis bilmiyorsa FIFA, Arjantin Federasyonu'ndan bu mac icin, River Plate'li futbolcularin can guvenligi ile ilgili garanti istedi ve soylenen gore, bu macta Guney Amerika tarihinde gorulmemis guvenlik onlemlerinin alinacagi. Sanirim Turkiye'de yayin yok ama meraklisi internetten cok rahat bulabilir. Umarim olaysiz, cana zarar gelmeden gecen bir gun olur ve River Plate son sansini iyi degerlendirip lige tutunur.

24 Haziran 2011 Cuma

Enes Kanter Utah Jazz'da


Enes Kanter, son yillarda, altyapilardan itibaren, Turk basketbolunda en cok konusulan genc potansiyeldi. Altyapi milli takimlarinda oynadigi maclarda tutturdugu istatistikler gercekten inanilmazdi. Daha sonra Tanjevic ona yavas yavas Fenerbahce'de sans vermeye basladi ve Enes genc yasinda (EL'de oynayan en genc oyunculardan biri oldu -1 bile olabilir emin degilim-) Euroleague tecrubesi edindi. Tam Fenerbahce'de gelisecek, takim 1-2 sene onun ustune kurulacak derken, egitimi onemseyen (!) babasi, ve muhtemelen sevimsiz menejerleri, onu Amerika'ya yonlendirdi. Ilk senesinde bildigim kadariyla hazirlik gibi birsey okudugu icin cok kalitesiz bir basketbol sinifinda oynamak durumunda kaldi. Sonraki sene NCAA'de Kentucky ile neler yapacagi merak edilirken, NCAA kurallarina takildi ve daha once Fenerbahce'den profesyonel sozlesme ile para aldigi icin NCAA'de oynamasi yasaklandi. Ne Calipari lobisi ne de Kentucky halkinin yuruttugunu kampanyalar ise yaradi ve Enes bir sene boyuncu hic basketbol oynamadi. Onun adinin NBA'de bir All-Star potansiyeli olarak emin bir sekilde gecmesinin ana nedeni ise Nike Hoop Summit turnuvasindaki performansi oldu. Kendi dengi Amerikali oyunculara karsi, Dunya karmasinda, Nowitzki'nin yillar onceki rekorunu kirdi Enes 34 sayiyla. O andan itibaren, zaten zayif olaran bu draftta lottery olacagina ve yukarilardan secilecegine kesin gozuyle bakiliyordu. Yaklasik 1 ay once 4. siradan Cavaliers'a gitmesi tahmin edilen Enes, son 1 haftada bazi kaynaklarca 1. sirada bile gosteriliyordu. En azindan ilk 4te secilmesine kesin gozuyle bakiliyordu ve Utah Jazz O'nu 3. siradan secti.


Utah Jazz'da, Cleveland Cavaliers'da bence Enes icin caylak sezonunda gidilebilecek iyi takimlardi. Utah'ta en buyuk handikapi kendisiyle ayni pozisyonda oynayan iyi isimler olmasi. Al Jefferson, Mehmet Okur, Millsap, Enes'in forma icin savasacagi isimler. Bir de eger PF oynarsa, karsiliginda franchise playerlari Deron Williams'i verdikleri Derrick Favors var. Simdi onemli olan Utah Jazz'in takasta ne yapacagi. Enes'i almalari bence pota altindan bazi isimleri kullanarak takas yapacaklarinin gostergesi. Bir de Enes'in hangi pozisyonda oynayacagi onemli. Draftta ve oncesinde pozisyonu icin surekli C (pivot) yazdi Amerikalilar ama orada all-star performansi vermesi bence zor. Umarim normal pozisyonu olan PF olarak gorurler onu. Saglikli bir Mehmet Okur- Paul Millsap - Derrick Favors - Enes Kanter cok yuksek potansiyelli bir pota alti rotasyonu olabilir (Ben Al Jefforson'i coktan yolladim takasla). Enes'te bu rotasyonda yakin bir zamanda All-Star olabilir. Ayrica Utah'in sosyal yapisinin da, genc bir oyuncu icin, her ne kadar cok sikici olasa da, uygun olduguna inaniyorum. Umarim Enes cok calisarak potansiyelini aciga cikarir ve yillarca NBA'de ve Mille Takim'da gururumuz olur.

7 Haziran 2011 Salı

Playoff Degerlendirmeleri | Bati

Blog yazmak disardan bakinca kolay gozukuyor ama baya zormus. Icinden gelse de, acip yazmak, ustune resim bulmak zor geliyor. Cesaret edebilsem ses kaydi doldurup koymak istiyorum duzenli olarak ama o da bir garip geliyor. Neyse konuya donersek, biz yazmayali konferans yari finalleri ve finalleri bitti, NBA finali ortalandi. Once Bati yakasi konferans yari finallerinden ve finallerinden baslayayim, daha sonra umarim Dogu’yu yazip bu geceki mactan once final serisine gececegim:

Konferans yari finallerinin en buyuk suprizi kesinlikle Dallas’in Lakers’i supurmesi oldu. Son yillarda Dallas, Lakers karsisinda hicbir varlik gosteremiyordu. Ote yandan Lakers ise sezon basindan beri, ben de dahil bir cok kisi tarafindan, ligde her takimdan en az yarim gomlek ustun gosteriliyordu. Bir de ustune eslesmelerde avantajli olan taraf Lakers olunca, Dallas ancak 2 mac alir, onlari da Lakers saldigi icin alir diye dusunuyordum, ama Dallas herkesi ters koseye yatirdi. Nowitzki onderliginde muthis bir seri oynadilar. Yillardir uzerlerine kaybeden damgasi yapismis oyuncular, bu seride mukkemmele yakin oynadilar. Kidd, Terry, Marion, Peja ve Barea inanilmaz yardimci oldular Nowitzkiye. Lakers ise resmen sahaya cikmadi hic bir macta. Onlari uzun zamandir bu kadar isteksiz, bu kadar doymus gormemistik. Serinin son macinda, Dallasta, sakinligiyle bilinen, Zen Master olan, Phil Jackson’in sinirli tavirlari aslinda durumun ozetiydi. 3. Mactan sonra Kobe’nin cikip, “Biz bu seriyi buradan cevirecegiz ve bunu herkes gorecek” demesinden sonra, 4. Maca Phil Jackson’in butun cocuklarini cagirmasi (kariyerinin son macini izlemeleri icin), takimin icinde ne kadar kopukluk oldugunun net gostergesi oldu. Sonuc olarak onlarda bir degisiklik gerektigini dusunduler ki, gorevi birakan Phil Jackson yerine, onun sistemini devam ettirmesi beklenen Brian Shaw yerine, Mike Brown ile anlastilar yeni koc olarak. Bununla ilgili bir degerlendirme ayrica yazicam usenmezsem.

Diger konferans yari finalinde ise, ilk turun en buyuk suprizini yapmayi basaran Memphis ile Oklahoma karsilasti. Memphis yine muthis bir mucadele ornegi gosterdi ve Oklahoma’yi inanilamz zorladi. Randolph, Gasol, Conley, Allen, Young, Arthur, Vasquez hepsi ama hepsi ellerinden gelen herseyi yaptilar ve uzun yillar hafizalarda kalacak bir playoff hikayesi yazdilar. Gonullerin sampiyonu tadinda bitirdiler playofflari. Biraz daha genis kadrolari olsa, hatta en onemli yildilari Rudy Gay sakat olmasa bu seriyi de buyuk ihtimalle alirlardi. Oklahoma’nin ilk turda gozuken butun defolari bu turda da devam etti. Kagit ustunde bu kadar iyi olup, bu kadar aksayan baska bir takim yok NBA’de. Ne savunmada ne de hucumda bir planlari var. Savunma, organizasyondan cok oyuncularin emekleriyle bir yerlerde duruyor. Hucumda ise Durant, Wbrook ve Harden kendilerini asmaya calisiyorlar. Surekli izolasyon uzerinden zorlamalar ile oynuyorlar. Oyuncu kalitesiyle Memphis’i bir sekilde gectiler ama herkesin hem fikir oldugu, o defolarla finale kalamayacaklariydi ki, beklenen oldu:

Konferans finallerinde kagit ustunde ustun olan taraf Oklahoma olsa da yukarida yazdigim defolardan dolayi benim ve bir cok kisinin favorisi Dallasti. Lakers serisindeki kadar ustun performans gostermeseler de duzen icinde, ne yaptigini bilerek oynadilar ve 4-1 ile gectiler Oklahoma’yi. Bu seriden sonra artik Scott Brooks’un gercekten cok kotu bir koc olduguna umarim Sam Presti de inanir ve iyi bir koc secimi ile, bu genc ve mukkemmel iskelet, seneye en onemli sampiyonluk adayi olur. Dallas ise sonuna kadar hakederek finale cikmis oldu Bati konferansindan. Kadrodaki cogu oyuncu daha once buralari oynamis ancak kaybetmis isimlerdi. Hatta o kadar ki bir kismina “looser” damgasi vurulmustu. Takim bazinda ise, Dallas, playofflarda mental olarak her zaman cok gucsuz kalmisti. Fakat finale gelirken azimsanmayacak kadar cok maci ciddi farklari kapatarak, ortaya inanilmaz bir direnc ve karakter koyarak kazandilar. Bu, simdilik onlara yakistirilan kaybeden imajini biraz degistirdi. Kidd, Nowitzki, Peja, Marion, Terry gibi oyuncularin buyuk ihtimalle yuzuk icin son sanslari bu sene. Acikcasi hepsi de yuzugu sonuna kadar hakediyorlar.

3 Mayıs 2011 Salı

Playoff Degerlendirmeleri | Konferans Yari Finalleri (Dogu)


Dogu'da Chicago ilk turda Indiana'yi beklenenden cok daha zor gecen seride 4-1'le eledi. Skora bakmayin; baya bir zorlandi Chicago. Normal sezonda yaptiklari savunmadan daha kotu savunma yaptilar. Benim fikrim ilk turda yasadiklari bu dusus ve zorlanis onlar icin hayirli oldu. Bundan sonra isin ciddiyetini daha iyi kavramis olacaklardir. Boozer bu aksam baslayacak seride oynayacagini aciklamis, iyi haber gibi duyulsa da bu formuyla oynamasa belki daha iyi olurdu. Yine de Boozer'dir en nihayetinde, cikar 2 mac alir seride, utandirir bizi. Atlanta ise Orlando'yu gecerek, serilerde Memphisle birlikte ev sabihi avantaji olmadan seriyi gecen iki takimdan biri oldu. Daha once de yazmistim, kotunun iyisi oldugu icin Atlanta buraya geldi, iyi oldugu icin degil. Orlando son 3-4 yilin en dusuk sut yuzdesiyle oynadi bu seriyi. Atlanta da ise bazi oyuncular ekstra performans gosterdiler. Rose'u durdumayi birakin, yavaslatma sanslari bile yok bana kalirsa. Ustelik Heinrich'te 2 hafta olmayacak. Seri de ben, Chicago'nun da kemerleri sikmasiyla hic sanslari oldugunu dusunmuyorum. Maclar baya kisir gecicektir. 170 sayi civarinda kalan maclar olabilir.

Tahmin Chicago Bulls 4 - 1 Atlanta Hawks


Turun belki de sonucu en cok merak edilen eslesmesi Miami-Boston. Sezon basindan beri herkes bu iki takimin dogu finalinde oynamasini bekliyordu ama Chicago bu mucadelenin erken olmasini sagladi. Seride iki takiminda guclu oldugu noktalar var. Siralamak gerekirse, Miami'nin en zayif yeri olan 5 numara pozisyonunda Boston'in etkili bir ismi yok, Miami'yi buradan vuramayacaklar. Ilk superyildiz karsilastirmasinda ise Garnett, Bosh'a cok agir basiyor. En azindan bu gune kadar oynadiklari butun maclarda Garnett ezip gecti Bosh'u. Pierce-LeBron, Allen-Wade eslesmelerinde ise, Miami daha avantajli. Boston'un agir bastigi baska bir pozisyon da oyun kurucu. Buarada bir dipnot olarak, Rondo, Boston icin belki de "big three"den daha onemli. Takimin ritmini bulup, bulamamasi tamamen ona bagli oluyor. O kotu oldugu zaman, diger isimlerde ritim bulmakta zorlaniyor. Bunun disinda iki takimda savunmalariyla hucumda etkili oluyorlar. Hangisi savunmada ustunluk kurarsa o daha onde olacak seri boyunca.
Son olarak gecen seneki seride olanlardan sonra bu seri LeBron icin cok daha onemli olacaktir. Herkese cevabini verecegi tek yer burasi. Bu psikolojinin onu nasil etkileyecegi cok kritik. Eger gereksiz sorumluluk almaya kalkar, takimi bozarsa cok kotu olur Miami icin. Eger olgunlukla karsilar ve hirsini takim oyununa yansitirsa, o zaman Miami bir adim daha one gecer.

Tahmin Miami Heat 4 - 3 Boston Celtics ( Yine bu yaziyi yazmadan once mac oynandi. Rondo beklenmedik sekilde facia olunca, birde ustune PP34 sinirlerine hakim olamayinca Heat maci aldi, ama fark 8-10 civarinda gezerken kapiyi hic kapatamadilar. Bu mactan psikolojik olarak daha iyi cikan takim 2. maci alacak bence. Hatta daha da ileri gidersem, bence, 2. maci alan takim seriyi de alacak)

1 Mayıs 2011 Pazar

Playoff Degerlendirmeleri | Konferans Yari Finalleri (Bati)


NBA'de ilk tur maclari bitti ve konferans yari finalli eslesmeleri belli oldu. Kisa kisa bu eslesmeler hakkindaki fikirlerimi yazmak istedim. Oncelikle, gecen yazida bahsettigim hikayelerden, destana donusen Memphis'in San Antonio'yu elemesi oldu. Sanssizliklari olmasa 4-1 bitereceklerdi seriyi. Mukemmel bir basketbol oynadilar butun seri boyunca. Simdi karsilarinda istim ustunde olan Oklahoma var. Her ne kadar Denver serisinde cok iyi basketbol oynamamis olsalar da, iyi bir hava yakaladilar. WBrook'un istatistiklerinin aksine iyi bir seri gecirmemesine ragmen Denver'i elemis olmalari rol oyuncularinin formunu gosteriyor. Bu noktada takimin bazi olaylara nasil reaksiyon verecegi onemli. Ornegin ilk seride benchte ortaya cikan Durant, WBrook ve Harden arasindaki tartisma takimi nasil etkileyecek? WBrook bu seriye daha konsantre bir sekilde cikacak mi? Rol oyunculari, ozellikle Ibaka, Harden ve Perkins ne kadar katki verecek? Bu sorularin cevabi olumluya yakin olsa bile bence Oklahoma bu seriyi alacak. Memphis tarafinda ise degisen birsey olmayacak. Onlari bu noktaya getiren bir oyun olani var ve o plana sadik kalmaya devam edeceklerdir. En buyuk handikaplari, en onemli ozellikleri olan pota alti gucunun, Oklahoma da tam anlamiyla panzehirnin olmasi. Diger yandan savunmadaki en buyuk gucleri olan kisalarin yaptigi topa baskinin Oklahoma hucumlarinin duzenini bozabilme ihtimali yuksek.

Tahmin Oklahoma City Thunder 4 - 2 Memphis Grizzlies (Bu yaziyi yayinlayamadan ilk maci Memphis deplasmanda kazanarak buyuk supriz yapti. Ben hala Thunder'in eleyecegini dusunuyorum, 2 gun onceki kadar guclu olmasa da.)


Ilk turda dusuk viteste devam eden Lakers bu turda New Orleans'a gore daha direncli ve kuvvetli Dallas'la karsilasacak. Ayni gecen sene oldugu gibi Lakers'in ne yapacagi bu seriyi belirleyecek. Son zamanlarda oynanan maclarda ciddi bir ustunlukleri var ve Dallas ile cok iyi eslesiyorlar. Lakers'in en zayif yeri olan oyun kurucu pozisyonunda Kidd her ne kadar cok agir bassa da delici tarzda oynamadigi icin bir WBrook yada Rondo etkisi yapmasi zor. Gasol ise uzun kollari ole Nowitszkiyi yavaslatabilir. 2-3 numaralarda ise hem savunma hem de hucum anlaminda Lakers agir basiyor. Bynum'un su siralar takimin en formda ismi olmasi da onlar icin ayri bir avantaj. Bu sartlar altinda seride Dallas pek sansli gozukmuyor. Ilk mactan sonra serinin skoru ile ilgili daha saglikli bir tahmin yapilabilir. Lakers isterse bu seri 4-0 da biter ama bence onlar vitesi o kadar yukseltmeyecek. Hatta ilk macta ayni New Orleans serisinde oldugu gibi supriz bir maglubiyet almalari da beni sasirtmaz.

Tahmin Los Angeles Lakers 4 - 2 Dallas Mavericks

25 Nisan 2011 Pazartesi

Playoff Degerlendirmeleri | Playoff Hikayeleri


NBA Playofflarinin en guzel noktasi her turun kendi icinde hikayeleri barindirmasi ve bu hikayelerin yarattigi heyecanlar. Bu turda da Memphis, Brandon Roy, Chris Paul simdiden yillarca unutulmayacak heroic durumlar ortaya koydular. Son yazdigim yaziya paralel gideyim. 4-1 biter diye dusundugum Lakers- New Orleans serisi dun gece guzel gecen mac sonunda 2-2ye geldi. Benim hesaplayamadigim Chris Paul oldu. Dun gece oyle bir triple-double yapti ki, LeBron James'in son yillarda yaptiklarindan sonra gordugum en dominant triple-doubledi. Lakers karsisinda 27 sayi, 15 asist, 13 rebound dile bile zor. 93 sayinin 60-70inde imzasi var demek bu hemen hemen. Tek kelimeyle olaganustu. Paul'un olaganustu oyunu disinda New Orleans savunmasinin Lakers hucumlarini inanilmaz rahatsiz etmesi ve bozmasi da seriyi bu denli heyecanli hale getirdi. Asil onemli nokta ise mac sonunda bilegini burkan Kobe'nin durumu olacak. Mactan sonra salonu koltuk deynekleriyle terketmis ve ayagi baya bir sismis. Bu seride oynamamasi New Orleans'i iyice istahlandirir. Bence Kobe olmasa da Lakers bu seriyi gececek; ancak cok sonuk gecicegini dusundugumuz bu seriyi bu hale getiren New Orleans ve Chris Paul kesinlikle bu sezonun hikayeleri arasinda yerini alip, uzun sure unutulmayacaklar.


Memphis ise basli basina bir hikaye yaratti. 1-8 eslesmelerinde underdog takimin seriyi almasi her zaman hikaye olur ama Memphis bunu maksimum kontratli super yildizi olmadan yapma yolunda emin adimlarla ilerliyor. 2-3 sene oncesine kadar aldigi her topu ne durumda olursa olsun potaya sallayan ve bundan dolayi Black Hole lakabini alan Zach Randolph'un mental olarak inanilmaz bir seviye atlayip, takimin merkezi olmasi, kat eden kisalari besleyen uzun olmasi (!), takima asiladigi mental guc, Marc Gasol ve Conley'in kendilerini gelistirmesi, OJ Mayo'nun 6. adam rolunu kabullenip, en iyi sekilde uygulamasi, Tony Allen, Sam Young, Dorrell Arthur gibi yan rollerin inanilmaz hirsi ve savasmasi, takim halinde on alanda yaptiklari baskili savunma.. Hepsi birer hikaye bunlarin. Eger San Antonioyu gecerlerse bu hikayeler destana donusecek. Simdi seride 2-1 ondeler ve Memphisteki bu mac cok kritik. San Antonio'nun en cok asilacagi mac bu olacak. Bu noktada onlara cevap verip bu maci alabilirlerse bombayi San Antonionun eline vermis olurlar. Umarim bu gece oynanacak maci alirlar, bu seriyi sonuna kadar hakettiklerine inaniyorum.


Dallas-Portland serisinde ise Brandon Roy uzun yillar unutulmayacak bir macta, Portland'in 23 sayi geriden gelmesinde basrol oynadi. Basrol oynadi derken, son ceyrekte tek basina oynadi demek bile yanlis olmaz. Bundan 2-3 sene once olsa alisik oldugumuz bir durum olurdu bu. Bu olayi destansi hale getiren ise Roy'un bu sene yasadiklari. Dizlerinde meniskus kalmamasi sebebiyle kemikleri birbirine surterek oynuyor Brandon Roy. Sezon icinde kariyerinin bitmesi bile muhtemeldi. Dizleri hic eskisi gibi olmadi sezon basindan beri. Onun o halini izlemek bile cok uzucuydu. Bu serinin basinda da aslinda degisen bisey olmadi. Ikinci macin sonunda ise olan oldu: Dakikalari iyice azalan Roy kocunu elestirdi ve oyun sonlarinda kenarda olmak istemedigini soyledi Bunun ustune 3. macta Roy, sure aldigi 23 dakikada 16 sayi 4 asistle takiminin aldigi galibiyette onemli rol oynadi ve kocunun guvenini kazandi. Asil olan ise 4. macta oldu. Son ceyrege 20 ye yakin farkla giren Portland'da Roy oyle bir oyun oynadi ki, imkani olan herkese son bu 4. macin son ceyregini izlemelerini siddetle oneririm. Turnikeler, uzun mesafeli sutlar, 4 sayilik oyunlar... Mac sonunda da gozyaslarina hakim olamadi Roy. Ayrica takim olarak yaptiklari mukkemmel savunmayi da unutmamak lazim. Seri simdi 2-2ye geldi. Bu gece Dallastaki mac cok onemli. Dallas'in moral olarak 4. maca nasil tepki verecegi cok kritik. Zaten poff konusunda psikolojik olarak cok guclu degiller, bu mactan da cok kotu etkilendilerse, bu gece bir supriz cikabilir. Tabii Roy'un ne durumda olacagi da cok onemli. Dizindeki sakatlik malesef istikrarli olmasina buyuk engel; ama belli ki o inanmis...


Denver-Oklahoma serisi benim beklemedigim sekilde 3-0'a geldi ve buyuk ihtimalle de -Oklahoma kendini sikarsa- 4-0 bitecek. En iyi ihtimalle 4-1. Scott Brooks'a ragmen cok iyi oynuyor Oklahoma. Inanilmaz bir savunma takimi olmuslar. Super yildizi olmayan Denver'in en buyuk handikapi bu savunmayi cozememek oldu maclarda. Bunun yaninda her iki macta da Durant ve WBrook 1-2 kisiden destek alinca, seri bu hale geldi. Oklahoma boyle oynamaya devam ederse, buyuk ihtimalle bati finaline kadar yurur. Ordan sonra ise baska bir hikaye baslar.


Boston - New York serisinde dusundugum gibi direnc kirildi ve seri 4-0 bitti. Ustune yazip cizmeye cok gerek yok. Indiana - Chicago ve Miami - Philly serileri ise ayni sekilde gidiyor. Iki takimda 4-1 bitirecekler serileri bir terslik olmazsa. Hem turu kendi sahalarinda gecmek istediler, hem de biraz aktif dinlenmis oldular. Orlando - Atlanta serisi hakkinda ise yazmak bile istemiyorum. Cekismeli, suprizli falan gozukse de son derece kalitesiz ve sikici bir seri oluyor. Beceriksizlik ve kotu oyunda daha az hata yapan kazaniyor. Kotunun iyisi yani. Atlanta heralde turu gececek. Onlar bir gomlek daha iyiler cunku Nelson - Hedo - Arenas uclusu faciya oynuyorlar. Bu turu kimin gececegi aslinda cokta onemli degil; cunku Chicago karsisinda hic sanslari yok.

19 Nisan 2011 Salı

Playoff Degerlendirmeleri | Ilk Maclarin Ardindan

Aslinda amacim butun serilere degerlendirmekti ancak yogunluktan zaman bulamadim. Ilk maclarin ardindan serilerde supriz sonuclar cikti. Ilk olarak kimsenin beklemedigi sekilde New Orleans, deplasmanda Lakers'i yenmeyi basardi. Bu sonuc hala serinin sonucu hakkindaki fikirlerimi degistirmedi; Lakers'in 4-1 alacagini dusunuyorum. Ekstra bir gece oldu New Orleans icin. Lakers su anda 3. viteste ve bu mac onlarin vites arttirmasi gerektigine isaret oldu. Bu sinyali alip, vitesi arttirip rahat geciceklerdir seriyi.

Diger supriz ise Memphisten geldi. 1-8 eslesmesinin ilk macinda, son dakikasina 4 sayi geride girdikleri macta, deplasmanda, San Antonio'yu yenmeyi basardilar. Acikcasi bu kadar playoff tecrubesi olan San Antonioya yakismadi bu mac sonu. Yine de izleyenler bilecektir, mac sonunda iki tane bombos ucluk kacirdilar. Bunlardan biri bile girse mac farkli noktaya gelebilirdi, sans Memphis'in yaninda oldu. Ikinci macta Ginobilli'nun donusu ile kazandiktan sonra, deplasmandan bir mac koparacaklarini dusunuyorum. Her ne olursa olsun, Memphis bu sene takdiri sonuna kadar hakediyor. 7 maclik bir seri olabilir bu eslesme, bu da San Antonio'nun yorulmasi demek, ki yasli kadrosuna bu yorgunluk nasil etki eder buyuk soru isareti.

Dallas-Portland maci yine ilk turun guzel maclarindan biri oldu. Son dakikalarda oyuna Nowitzki ve Kidd agirliklarini koyunca ibre Dallas'a dondu. Ikinci mac bundan daha cetin gecicektir kesinlikle. Portland'in o mactan cikaracagi bir galibiyetle seriyi kendi avantajina cevirmesi muhtemel. Roy, eski Roy olsa ilk maci da alabilirlerdi.

Ilk turun en keyifli maclarindan birinde Oklahoma, Denver'i zorlanarak gecti. Scott Brooks gercekten cok kotu bir koc. Sadece Durant-Westbrook uzerinden oynanan hucum onlari bu turda olmasa da ileri turlarda cok zorlayacak. Rakipler sadece bu 2 oyuncuya konsantre olarak savunma yapiyorlar ve bu Oklahoma hucumunu tikiyor. Denver ilk macta son dakikalarda sahneye cikacak oyuncusu olmadigindan maci verdi demek yanlis olmaz. Bu sersinin de ikinci maci kesinlikle mukemmel olacak. Denver umarim oynadigi pozitif basketbolun odulunu bu macta alir.

Doguda ise en buyuk suprizi, deplasmanda Orlando'yu farkli yenen Atlanta yapti. Atlanta'nin kadro kalitesinden kimsenin suphesi yoktu; ancak sorun kadrodaki isimlerin tabiri caizse karaktersiz olmasiydi. Yenilgiyi hemen kabullenen, mucadele etmeyen bir takimdi normal sezonda Atlanta. Ancak anlasilan playofflara sadece kazanma hirsiyle girmisler. Gecen sene 30ar yiyerek verdikleri maclarda onlari kamcilamis gibiydi Orlando karsisinda. Bu moralle ikinci maci da almalari supriz olmaz. Orlando ise cok defolu bir takim ve bu turu bir sekilde gecseler de Chicago karsisinda bence hic sanslari yok.

Boston - New York maci da yine kiran kirana gecti. Son dakikalarda resmen tecrubesiyle aldi maci Boston. Melo biraz daha gununde olsa bir buyuk suprizde buradan gelebilirdi, nefesleri yetmedi. Ikinci macta bu direncle devam ederlerse yine supriz yapma sanslari var ama bu direnc kirilirsa seri burdan 4-0a kadar gidebilir. Benim sahsi tahminim serisinin 4-2 Boston lehine bitecegi

Chicago ise Lakers ile birlikte bu turda en rahat eslesmeye sahip takim olmasina ragmen 47 dakika geride goturdugu maci ite kaka kazandi. Indiana inanilmaz bir direnc gosterdi. Chicagodan biz savunmayi bir kademe yukari cikarmasini beklerken. onlar bir kademe asagida savunma yaptilar. Bu onlar icin cok guzel bir uyari oldu ve bence bundan sonra kemerleri sikip seriyi 4-0 bitirecekler.

Son olarak, favoriler arasinda en rahat kazanan Miami oldu. Muthis mucadeleye sahne olan ilk yaridan sonra ikinci yarida Phily direnc gosteremedi Miamiye. Bu gece Wade'in durumu supheli ama bence O olmasa da bu seriyi 4-0 alir Miami.

Ilk maclar sonunda goruldu ki bu turda hicbir takim kolay tur atlayamayacak. Playofflardan once yapilan konusmalar, tahminler underdog takimlari iyi motive etmis. Her ne kadar ben favorilerin turu yine gececegine inansam da, bekledigimden daha yorgun gelecekler bir ust tura.

15 Nisan 2011 Cuma

Playoff Degerlendirmeleri | Chicago Bulls - Indiana Pacers

Playoff eslesmelerinde sonucu en kolay tahmin edilen iki mucadeleden biri Chicago - Indiana serisi. Takimlar arasindaki oyuncu kalitesi ve sistem farki cok buyuk. Derrick Rose onderliginde sezonu lider tamamlayan Chicago'nun bu seride mac vermesi bile supriz olur benim icin. Mac icinde on onemli eslesmeler Rose-Collison, Boozer-Hansbroug ve Deng-Granger seklinde olacak. Bu eslesmelerde Rose ve Boozer rakiplerine cok agir basiyorlar. Bunun otesinde Indiana'nin en onemli silahi Granger ise Deng gibi ligin en iyi bireysel savunmacilarindan birisinin karsisinda kaliyor.


Chicago su anda gerek istatistiklere gore gerek de oynadiklari oyunla ligin en iyi savunma takimi. Ozellikle playoffta savunmalarini bir kademe daha yukari cekerlerse, hucum gucu kisitli rakipleri karsisinda cok rahat ederler. Iste Indiana da boyle bir takim. Chicago'nun savunmasina cevap verebileceklerini hic sanmiyorum. Kopan maclar haricinde 80-85 sayinin ustune cikmalari cok cok zor. Hem icerde hem disarda kalite ustunluguyle bence Chicago seriyi 4-0 alacaktir. Eger biraz aktif dinlenirlerse, 4. maci Indiana icerde alabilir.

14 Nisan 2011 Perşembe

Bogalar Uctu | Chicago Lig Lideri !


NBA'de dun gece oynanan maclarla normal sezon sona erdi. Uzun sure ligi acik ara lider goturen San Antonio son macta Pheonix'e yenilince liderligi, kendi sahasinda New Jersey'i maglup eden Chicago'ya kaptirdi. Sene basinda Doguda 4. siraya oynamasi beklenen, hatta 3 olursa supriz olur denen, sene icinde uzun sure -farkli zamanlarda olsa da- iki yildizindan yararlanamayan Chicago, Rose onderliginde ligi lider tamamlayarak ufak capta bir peri masalina imza atti. Bu sonucla Derrick Rose MVP olmayi, Tom Thibodeau da Yilin Koc'u olmayi garantiledi diyebiliriz. Bundan sonra butun eslesmelerine ev sahini avantajiyla baslayacak Chicago. Dogu finaline kadar yollari zaten cok acik. Ondan sonra ise ev sahibi avantajiyla iki finalde de sanslari yadsinamayacak kadar fazla. Bu sezon en azindan sunu gostedi ki; onumuzdeki 7-8 yil boyunca Chicago her sene sampiyonlugun en onemli favorisi olacak ve belki de yeni bir hanedanlik yaratacak. Son yillarin en sevimli, en uyumlu takimi Chicago ve umarim sampiyon olurlar bu sene.

13 Nisan 2011 Çarşamba

Von Wafer Şov

Dün gece oynanan Boston-Washington maçında, Von Wafer tek el smaçı vurdu, pota altında sevincini yaşadıktan sonra gitti Jermaine O'Neal'a çarptı. Bir de ne görsün? Top kaybı.

10 Nisan 2011 Pazar

Eskisehirspor 1 - 3 Fenerbahce | Dogru Dizilis Olunca..


Gecen hafta Kadikoy'de kaybedilen puanin nedeni, bence, ne Bursaspor'un basarisi ne de oyuncularin bireysel performansi. Tek sorumlu, takimi, ayni ilk yaridaki Galatasaray macinda oldugu gibi, 70 dakika boyunca yanlis dizilisle oynatan Aykut Hoca'ydi (Cani sagolsun en azindan hatalarindan ders aldigini hemen gosterdi. Biz haftalarca ayni takintilarla takimi yakan Hocalari cok yakin zamanda gorduk. Uzun yillar Aykut Hoca kalir umarim). 4-1-3-2'ye benzer zaman zaman Niang kanatta klasik 4-4-1-1'e donen sistem, vasat bir Anadolu takimi zihniyetiyle 1 puana oynayan Bursaspor'un ekmegine yag surmustu. Ortaya sikisan oyun, 70. dakika da Stoch oyuna girince acilmisti, o dakikadan sonra da 2-3 net pozisyon kaciran Fenerbahce'ye zaman yetmemisti. Bu hafta ise sahaya klasik dizilisle cikinca rahat bir galibiyet geldi. 2-1 one gectikten sonra Fenerbahce'nin rolantiye aldigi macta daha sonra 3 4 yapicak pozisyonlar gelse de gol gelmedi. Batuhan'in direkten donen topu girse bile Fenerbahce hemen cevap verebilecek sekilde macin kontrolunu elinde tuttu. Son dakikalarda ise Semih poposuyla da gol atabilecegini kanitladi.


Caner'in onde oynadigi zaman neler yapabildigini gorduk sonunda. Hem ilerde hem geride mukkemmel isler yapti. Takim dikine oynadigi zaman gercekten seyre doyum olmuyor. Niang kesinlikle yillardir aradigimiz golcu. Son yillarda ilk defa Semih'in yedekligi tartisilmiyor. Alex inanilmaz etkili ve istekli. Kuskun, umarsamaz denilen Santos fit, formda. Lugano-Yobo, Uche-Hogh kivamina geldi. Gokhan Gonul - Mehmet Topuz istikrarli, Emre-Selcuk-Cristian isliyor. Sonuc olarak Fenerbahce su anda ligin en iyi futbol oynayan takimi. Daha dogrusu futbol kalitesi adina iyi isler yapan tek takimi. Trabzonspor bu oyunla devam eder, Fenerbahce bu formunu surdururse, geride de olsa sampiyonluk icin en buyuk adaydir.

8 Nisan 2011 Cuma

Bu Çocuk Ne Yapıyor?


İsviçre Bölgesel Ligi takımlarından FC Baar forması giyen 15 yaşındaki Fin Joonas Jokinen'in attığı penaltı bana Shaolin Soccer'ı anımsattı.



Dejan Abi

Dün sansasyonel bir mağlubiyet alan Inter'in tapınalası oyuncusu D. Stankovic'ten yine bir efsane...

5 Nisan 2011 Salı

Sampiyon UConn | Butler Yine Bitiremedi


UConn, Bati'da 3. seribasi olarak girdigi NCAA Turnuvasi'ni, finalde Butler'i yenerek sampiyon tamamladi. Zaten finalin favorisi de kadro kalitesiyle onlardi. Bir de bunun ustune Butler 18% ile iki sayilik, 27& ile de uc sayilik isabet bulunca, UConn icin mac beklenenden daha kolay oldu. Oldukca kisir gecti mac. Genelde NCAA maclari boyle oluyor ve bazi insanlarin sevmemesinin nedeni bu ama oradaki mucadele de izlemenmeyi hak ediyor. UConn'un yildizlari Kemba Walker (16s 9r) ve Jeremy Lamb (12s 7r 2a) takimlarini sirtlarken, en onemli yardimci oyunculari Alex Oriakhi (11s 11r 4blok) de kendisinden beklenen katkiyi yapti. 55 sayinin 39 sayisi bu ucluden geldi. Ote yanda Butler da ise Shelvin Mack (13s 9r) takimi sirtlamaya calisti. Onun disinda bekleneni veren pek kimse olmadi, Sanki takimin ustunde fazla bir heyecan ve acemililk vardi benim hissettigim. Ozellikle Matt Howard ve Shawn Vanzant, toplamda 3/23 atarak, gecenin hayal kirikligi oldular. Ne olursa olsun yine de tebrikler Butler'a. Bu organizyon yapisiyla seneye de burada olmalari supriz olmayacak ve artik underdog degil de favori olacaklar belki de. Asil buyuk tebrik ve aslan payi ise UConn'a. Inanmis, kaliteli bir oyuncu toplulugu ve iyi bir kocla seneyi super bir sekilde sonlandirdilar. Kemba Walker ve Alex Oriakhi seneye NBA'de ciddi rotasyon parcalari olabilirler. Koc Calhoun'a da tebrikler.



4 Nisan 2011 Pazartesi

Butler vs UConn


Amerika basketbolunun en onemli organizyonlarindan biri olan March Madness TR saatiyle sabaha karsi 04.00'da Houston'da oynanacak Butler ve Uconn finaliyle sona eriyor. Butler gecen sene NCAA Turnuvasinda finale cikarak Amerikanlarin bayildigi Cinderella Story'i yazmisti. Finalde ise son saniye basketini Hayward kacirinca kil payi yenilmislerdi Duke'a. Bu sene yine underdog olarak basladiklari turnuva da finale gelmeyi basardilar. 34 yasindaki koclari Brad Stevens ve okulun basketol programinin ne derece profesyonel bir organizasyon yarattiginin ispati oldu bu sene. Takimda her siniftan oyuncu olmasi da gelecegin de onlar adina iyi oldugunun habercisi. 4500 ogrencinin kayitli oldugu bir okulda bunlari basarmak gercekten inanilmasi guc. Liseden gelirken kimsenin ustune titremedigi oyuncularla bunu iki yildir basariyor Butler.

UConn ise West 3. seribasi olarak girdigi turnuvada Arizona ve Kentucky maclari disinda rahat bir sekilde finale geldi. Onlarin sansi favorilerin elenmesi oldu. Onlar da favorileri eleyen takimlari goturduler. Yaklasik 30.000 kisilik bir okul ve kadrolarinda Walker ve Lamb gibi ileride NBA'de rotasyonlarin ciddi parcalari olabilecek isimler var. Finalin favorisi kesinlikle onlar.


Macin sonucuna gelirse, insanin keske Hayward erken profesyonel olmasaydi diye haylanasi geliyor. O olsa Butler'in sansi cok daha fazla olurdu ama su anda oyuncu kalitesiyle UConn onde. Ote yandan tecrube olarak Butler onde ( 5- 10 yil once boyle bir cumleyi ileride yazacagimi bir NCAA meraklisina soylesen kafa goz dalardi herhalde), cunku daha gecen sene bu noktayi oynadilar. Her ne kadar UConn daha favori olsa da bence Butler bu sefer Cinderella Story'i tamamlayip, uzun yillar unutulmamayi, son yillarin en sempatik takimi olmayi sonuna kadar hakedecek. Mac yayini ESPN Amerika Digi 84. kanalda var. Haydi Butler, umarim bu sefer olur.

Umutlanmistik


Utah'tan Derron Williams ve onun gazladigi oyunculara soz geciremedigi icin 23 yil sonra ayrilan Jerry Sloan ilginc aciklamalar yapmis. Takimdan ayrildiginda daha fazla kocluk yapmayacagini soyleyen efsane heralde evde karisiyla oturmaktan sikilmis:). "Her kocu olmayan yada gorevden ayrilan takimla adi anilan bir adam olmak istemiyorum. Ben bir takim bulmak icin gorusmeler yapmam, is aramam; ancak bir organizasyon gelip benimle gorusurse kararim ne olur bilemiyorum" demis Sloan iddalara gore. Bu noktada baya bir umutlanmistik ama daha sonra Sloan boyle bir niyeti olmadigini, bunu kimin ortaya attigini bilmedigini aciklamis. Umutlarin sondugu an oldu o an. Clippers'a gelse mesela fena mi olurdu...