1 Mart 2013 Cuma

Derbi Öncesi Analizler: Beşiktaş

Beşiktaş, bu sene İstanbul takımlarına karşı ve daha önemlisi İnönü Stadı'ndaki son derbisine çıkıyor. Efsanevi İnönü Stadyum'unun yıkıldığını görmek üzüntü verici ve hüzünlendirici fakat yıllardır konuşulan stat projesinin gerçekleşecek olması öte yandan sevindirici. Umarım son derbi maçına yakışır bir maç olur.

Güzel kardeşim Altuğ ile maç öncesi beraber bir yazı yazmak konusunda hemfikir olduk ama tabi öncesinde ikimiz hem Fener'i hem de Beşiktaş'ı ayrı ayrı incelemeye karar verdik. 

Beşiktaş için geçen hafta son derece ilginç geçti. Önce, yeni stat projesi sunuldu ve sanırım uzun yıllar süren bekleyişe bir cevap vermiş olduğunu söyleyebiliriz. Proje güzel, kapasite olarak da tatmin edici. Tasarım kısmı hakkında pek bir şey söyleyemeyiz ama eminim hem takıma hem de semte yakışır bir stat olacaktır. Fakat daha ilginç olan bir başka şey ise mali kongrede yaşanan olaylardı. Kongrede, Yıldırım Demirören'in görevde olduğu 1 Ocak ile 27 Şubat 2012 arasındaki dönem idari ve mali açıdan ibra edilmedi. Bundan sonra esas merak edilen konu, Demirören'in alacaklarını hibe edip etmeyeceği. Eğer hibe ederse, önümüzdeki sezon Avrupa kupalarına katılmak için gereken şartlara daha uygun bir hale gelinmiş olacak ve bu Fikret orman yönetiminin çok rahatlamasına sebep olucak. Ancak hibe etmezse, işler karışacağa benziyor çünkü o zaman Demirören'den kendi yönetimi zamanındaki icraatleri için hesap sorulacak ve bu da kulüp gündeminin epey bir süre bu konu ile meşgul olacağı anlamına geliyor. Tabi bütün bunlar bambaşka bir yazının konusu ama gündemden bahsederken gene bu konulara değinmekte fayda var. 

Futbol takımına geri dönersek, yine sakatlardan bahsetmek gerekiyor. Büyük ihtimalle Necip ve Oğuzhan olmayacak. Cemcir de (Dentinho) kadroda yok. Beşiktaş'ın kenardan gelip oyuna etki edecek oyuncusu yok. Bu nedenle ilk 11de çıkan oyuncuların performansları çok önemli. İşler istenildiği gibi gitmezse, oyunu değiştirecek adam olarak nitelendirebileceğimiz kimse yok.



Kadro aşağı yukarı belli. Hafta içinde Cenk'in McGregor'un yerine kaleye geçeceğine ve stoperde Escude'nin oynatılacağı söylentileri vardı ama Samet Aybaba'nın böyle bir karar alacağın zannetmiyorum. 12 maç aradan sonra Sivas deplasmanında gol yemeyen McGregor'u kızağa çekmek çok saçma olur. En kötü performanslarında bile sahip çıktıktan sonra bu maçta yedek oturtmak olmaz. Ayrıca herhangi bir sakatlıkta yabancı kontenjanına takılınır. Zaten Cenk de sakat.

Sivas maçını kurtaran adam Hilbert alternatifsiz. Gökhan geldiğinden beri iyi maçlar çıkartıyor ve sol kanatta belli bir performansın altına düşmüyor. İstikrarlı olması en önemli özelliklerinden bir tanesi. Defansın göbeğinde Sivok ve Ersan ikilisi tercih edilecektir.

İbrahim Toraman stoperdeyken yaptığı hataların hiçbirini ön libero pozisyonunda yapmıyor. Daha güvenli ve daha sağlam oynuyor. Arkasında kademesine girecek birinin olması ona daha özgüvenli oynamasına neden oluyor ve bu sayede takım savunması daha iyi oturuyor ve orta saha daha kuvvetli oluyor. Veli eski performanslarını mumla aratıyor ama son maçlarda nispeten daha iyi bir görüntü çizdi. Holosko bu sene çok etkili fakat bazı maçlarda hiç ortada bile gözükmüyor. Olcay ise git gide daha da artan bir performans sergiliyor. Son maçtaki asisti harika. Niang zaten eldeki tek forvet. Ama Fenerbahçe'yi iyi tanıyor. Güçlü, istekli ve etkili bir forvet. Bu maçta Beşiktaş forması altında ilk golünü atabilir.

Üstteki paragraf biraz genelleme gibi oldu zira uzun süredir Beşiktaş yazısı yazmıyordum. Gaziantep maçını yazmak istedim ama fakat yazarken devamlı sinirlendiğim için taslaklarda bir kayıt olmaktan öteye gidemedi.


Bu maç İnönü Stadındaki son derbi. Bu kadro, bunun anlam ve önemini kavrayacaktır. Samet de maç toplantısında buna değinecektir.


Necip-Oğuzhan-Fernandes üçlüsü; kolay adam geçebilen, aralarında iyi paslaşan ve tempo yapıp oyundaki tempoya etki edecek bir orta saha kurgusuydu. Necip'in eski senelere göre kendini üst seviyeye taşıyıp daha kolay adam geçebilen ve adam eksiltebilen bir oyuncu haline gelmesi Beşiktaş'a orta sahada çok önemli bir üstünlük kazandırmıştı. Fernandes zaten  çok teknik ve çok kolay adam eksiltebilen bir oyuncu ve Oğuzhan da aldığı Hollanda ve Arsenal altyapısı meyvelerinden sunmaya başlayınca Beşiktaş'ın orta sahası takımın en önemli bölgesi olmuştu. Bu üçlü, rakip takım orta sahasında bir anda adam eksiltip kontra ataklarla Almeida,Olcay ve Holosko'yu pozisyonlara sokuyor veya kendileri pozisyonlar buluyordu. Yine bu üçlü kendi arasında da maç içinde rotasyon giriyor ve oyun kuruculuk görevini kimi zaman Oğuzhan üstleniyordu. Beşiktaş orta sahası, akıllı ve çabuk oyuncularıyla bir çok maçta rahatlıkla üstü geliyordu. Fakat bu maç için aynı taktikten söz etmek imkansız. Toraman ön libero olarak görev alacak. Pas trafiğine çok katkıda bulunan bir isim değil. Veli ise daha çok pres yapan bir oyuncu. Adam eksiltebilen biri değil. Bu nedenle bütün takım Fernandes'in ayağına bakıyor olacak. Eğer o da istediklerini yapamazsa, takım için zor bir maç olur. Toraman'ın ön libero oynamasını seviyorum. Beşiktaş'ın defansı oldum olası hep el bombasıydı ama orta sahada bir stoperin olması geride oynayanlar için de biraz daha güven verici.

Samet'in Fernandes'i bu maça nasıl hazırlayacağı çok önemli. Sakatlıktan döndükten sonra çok etkili olamadı. Bu maça ağırlığını koyarsa Beşiktaş için işler tekrar rayına oturur. Güzel ve zevkli bir maç izleyeceğimizi düşünüyorum. BJK-FB maçları hep süprizli ve keyif veren maçlar olmuştur. Bilet bulmaya çalıştım ama bazı tribünler Biletix'te satışa bile çıkmadı. Bilet sistemi ayrı bir rezalet. Taraftardan çok hayvan ve para çuvalı muamelesi görüyoruz. Bu sistem ne zaman değişir bilinmez ama bütün büyük kulüplerin bilet içi ortak bir karara varmaları gerekmekte.