4 Şubat 2010 Perşembe

Ekol = Partizan!


Bir kelime ile bir takım heralde bu kadar özdeşleşebilir. Her sene Avrupa'nın büyük takımlarına en az iki oyuncu sat, her sene bir veya iki yabancı oyuncu ile mücadele et ve bunlara karşın her sene EL'de en az TOP 16 yap. İnanılmaz bir takım, inanılmaz bir koç ve inanılmaz bir organizasyon. Altyapıya inanılmaz deyipte haksızlık etmek istemedim açıkcası az gelir diye. Ekolün ne demek olduğunu, ne kadar önemli olduğunu her sene -özellikle bizim gibi ekol ile alakası olmayan, günü kurtarmaya bakan takımlara- ders niteliğinde gösteriyorlar. TOP16 ya geçen hafta deplasman şampiyonluğun en önemli üç adayından Pana'yı deplasmanda yenerek başladılar, ancak herkesin hem fikir olduğu konu, maçı kazanmalarına rağmen bu sezonki en büyük yıldızları Maric'i kaybetmelerinin onlara EL'den elenmeye malolacağıydı. Bu gece Maric olmadan çıktıkları ilk EL maçında kendi sahalarında bir başka şampiyonluk adayı Barcelona'yı - bu geceye kadar EL de nağmalup olan Barcelonayı- yendiler uzatmada. Sözün bittiği yer olabilir. Kağıt üstünde birçok takımdan güçsüz olan Partizan'ın yıllardır yaptıkları umarım birilerine ders olur. Alt yapı-ekol-taraftar-koç dörtlüsünün bu kadar tıkır tıkır işlediği bir spor takımı veya organizasyonu yoktur dünyada. Sonuna kadar helal olsun, umarım TOP 8 e kalırlar ve F4 oynarlar bu sene. Basketbolu sevipte gönlü bu takımla olmayan kimse yoktur sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder