16 Mart 2010 Salı

Aynı Tas Aynı Hamam: 0-0


25. haftada başkent Ankara'da oynanan maçta Fenerbahçe, Gençlerbirliği ile 0-0 berabere kaldı. Tadımızın tuzumuzun eksildiği bu maç sonunda yazı yazmak içimden gelmemesine rağmen takip edenler için yine bir kaç şey yazmak istedim.
Maç tipik sıkıcı Ankara deplasmanı şeklinde geçti; az pozisyonlu ve ortasaha mücadelesi şeklinde. Fenerbahçe'nin puan kaybetmesi beklenebilirdi ancak bu kadar tutuk futbol oynaması aklımın ucundan bile geçmiyordu. Nitekim bu hafta 3 büyüklerin maçlarını da izlediğimde gördüğüm tablo hep aynıydı: az pozisyon, peki sıkıntı nerde? Fenerbahçe gol atamıyor. Bunda Alex'in eksikliği büyük bir faktör, ama şu da unutulmamalı ki global futbol anlayışında Alex tarzı futbolculara yer yok artık. Daha hızlı, pres yapan, oyunun her iki yönünü de oynayabilen futbolcular var artık her takımın ortasahasında. Bu arada yanlış anlaşılmasın, 90'lı ve 2000'li yılların futbol takipçisi olarak Alex'in yeri diğer bütün futbolculardan farklı. Bu PVH olsun Anelka olsun. Abimin anlattığı Rıdvan'ı, Lefter'i, Hasan Vezir'i ve diğer futbolcuları tabi ki es geçmiyorum geçemem, ama yaşım gereği canlı izleyebildiğim futbolcular arasında değerlendirme yapmak en doğrusu olur.Alex bu takıma sınıf atlatmıştır bu bir gerçek ve kalbimizde de yeri hep farklı olacaktır, ancak daha üst sınıflara yerleşmek isteniyorsa daha mücadeleci - öpen - futbolculara da yer verilmelidir 18 kişilik kadroda. Maça geri dönecek olursak haftalarca yazdığım şeyleri tekrarlayamayacağım, ancak şampiyonluk yolunda büyük yaralar alıyoruz bu bir gerçek. Şampiyonluk şansımız bitti mi? Hayır, şampiyonluğun halen en büyük adaylarından biriyiz.
Gelelim taraftara. Ankara'da ilk defa bu kadar coşkulu, bu kadar kalabalık bir Fenerbahçe taraftarıyla karşılaştım. 90 dakika boyunca takımını destekleyen, maç sonunda takımını genelinin aksine futbolcularını alkışlayan bir taraftar vardı. Onların arasında olmak, onlarla birlikte takıma destek vermek benim için mutluluk vericiydi. Bu arada genelinin aksine derken, Ankara'da yaşadığımdan dolayı çok iyi bildiğim İstanbul'a yetişemeyecek bir taraftar profili var; hem huzursuz hem de HDTD felsefesini kavrayamamış. Bunun aksini Gençlerbirliği maçında görmek bana ayrı bir gurur yaşattı.
Umarım gerek futbolcular, gerekse teknik ve idari kadro silkelenir ve daha güzel günlere el ele yürürüz.

*HDTD*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder