29 Eylül 2009 Salı

Daum'un Feneri


"Bu seyirci 6'da 6 ne zaman gördü?" diyordu Daum İstanbul Belediye maçı sonrası..Haklıydıda,64-65 senesinden beri hiç böle bir galibiyet serisi ile lige başlamamıştı sarı-lacivertliler.Ertesi hafta Antalyaspor'u yine klasik bir Daum galibiyeti ile 2-1 yenerek 7'de 7 yaptılar ve rekoru egale ettiler.Peki ligdeki bu başarı ben dahil olmak üzere bir çok Fenerbahçe'liyi niye tatmin etmiyor?

Fenerbahçe son 10 yıldır transfer sezonuna damgasına vuran yegane Türk takımı olmuştur.Bu ligde kimsenin görmeyi hayal edemediği uğruna iddiaların girilip kaybedildiği bir çok starı seyircisine izlettirmeyi başarmıştır.Ortega,PVH,Anelka,Appiah gibi oyuncuları bünyesine katmış bir takım olan Fenerbahçe'nin bu seneki yabancı transferleri bir çok Fenerbahçe'linin dudağını büktü.Üstüne üstlük ezeli rakibi Galatasaray Elano ve Keita gibi klas ayakları renklerine bağlayınca bir çokları bunu hazmedemedi.Ben buna katılmıyorum.Futbolu oynayabilmek için bireylere değil takımlara ihtiyaç vardır.Kazanmanın ve uzun vadede başarılar elde etmenin yolunun "takım olabilme" yetisiyle doğru oranda olduğu kanaatindeyim.Takım olabilmek derken takım ruhundan öte, futbolu bir takım olarak oynamaktan ve Ömer Üründül'ün bayıldığı bir tabir olan kollektif futboldan bahsediorum.

Christoph Daum yönetiminde ise bu tezlerim adeta çürüyor.Geçmiş sezonlarda Daum yönetiminde deyim yerindeyse 4 pas yapılmadan,uzatmalarda atılan gollerle gelen galibiyetler ve genel olarak sezon itibariyle vasat futbolu aşamadan gelen şampiyonluklar vardı.Şampiyon olmuş takımı eleştirmenin anlamsızlığı ve adeta gözümüzün istediği güzel futbolu savunma isteği arasında gidip geliyorduk.Burda elbetteki Daum'u suçlamıyorum.Taraftarı olduğu takımı 3 sezon yönetmiş daha sonra 3 yıl aradan sonra 2.kez takımın başına gelmiş bir antrenör olunca onun futbol anlayışını az çok anlıyor insan.Roland Koch sayesinde 90 dakika diri bir takım,genellikle sağlam bir defans,önünde savunma yönü çok kuvvetli bir ön libero ve kanatlardan ve duran toplardan gol bulmayı hedefleyen bir hücüm anlayışı.İnsan ikilemde kalıyor.Bir yandan televizyonu açıp Stuttgart,Bordeaux gibi takımların futbolunu görüyorsun ve imreniyorsun bir yandanda ligde daha berabere bile kalmamış nağmalup bir takım hakkında olumsuz yazı yazdığına utanıyorsun.

Şahsi fikrim şudur ki, Alex De Souza gibi bir futbolcu olmasaydı Fenerbahçe kesinlikle göze daha hoş gelen bir futbol oynama şansını elde edebilirdi ancak yine Alex De Souza gibi bir futbolcu olmasaydı Daum'un ilk iki senesinde elde ettiği iki şampiyonluk da uçup giderdi.Futbolun güzelliği aslında işte tam da burda zaten,bilinmezliği..Daum yönetiminde Alex'li bir kadro ile Avrupa'da oynanan tempolu,sert,süratli futbola asla uyum sağlayamayan bir Fener varken o kadroya çok benzeyen yine Alex'li bir Fenerbahçe Zico ile CL'de çeyrek finale yükseliyor.

Alex De Souza bu takıma 6 sene hizmet vermiş,kolay kolay hiç bir yabancı futbolcunun Türkiye'de ulaşamıyacağı istatistiklere ulaşmış efsane bir futbolcu olmasına karşın günümüz futbolunda artık tempolu oyuna ayak uydurabilen futbol karakterine sahip oyuncular revaçta.İş böle olunca Avrupa arenasında istikrarlı başarı elde etmek kolay gözükmüyor.Kimse darılmasın ama ben Daum'u başarılı falan bulmuyorum.Ligde 15 takımdan çok daha fazla olanaklara sahipsin sadece 2 takımla şampiyonluk mücadelesi veriyorsun.Şansın zaten yüzde 33.3.E bir de Beşiktaş bu sene lige kötü başladı şans faktörün yüzde 50 lere kadar çıkıyor. Tüm sene bir takımla yarışıyorsun. "Avrupa bizim için ikinci planda" diyerek söz konusu bir başarısızlığın üstüne sünger misali demeçleri veriyorsun.Her yıl 3 milyon euro'yu da cebe atıyorsun.Zaten bu ücretler konusu başka bir yazı hatta defter olur.Deivid'e başka bir ülkenin başka bir takımında 1 milyondan eurodan fazla ücret vereceklerini hiç sanmıyorum.Tam araştırmadım ama bence Gourcouff'la ne biliyim efendim Pato ile yakın maaş alabiliyo olabilir Deivid arkadaş. O ve onun gibi bir sürü futbolcunun cenneti yukarda değil yeryüzünde orası da bizim memlekettir.Dini imanı para demek istemiyorum sadece bir gerçek bu,herkesin fiyatı kalitesine göre olmalı Deivid'inkide aldığı ücret kadar asla etmez bana kalırsa.Bol kesede yok o paraları nie dağıtırız bilmem.

Lugano'ya kesenin ağzını açtık,ligdeki ilk 3 maçta Önder ne kadar sırıttı da o kadar açtık onuda anlamış değilim fakat en azından yüreğini sahaya koyan bir futbolcu.Emre futbol kariyerinin son 3-4 sezondur en iyi oyununu oynuyor,Christian da futbolu bilen çalışkan bir futbolcu ancak yinede tempolu bir futbol tutturamıyor takım.Anlaşmazlık hatsafhada,oyun rakip sahaya bir türlü yıkılamıyor.Benim tercihim Topuz ve Özer'i bu takımın değişilmez oyuncuları olmasından yana.Yabancılara gösterdiğimiz sınırsız sabırı birazda onlara göstermekten yanayım.Gökhan Gönül'ü de bu kadar yıpratmamalıyız.Tempolu oynayan zaten 2 futbolcumuz var Emre ve Gökhan bu ikisine bir şey oldu mu takım iyiden iyiye duruyor.Dos Santos'un kumaşı iyi fakat takıma kimyasının uyması zaman alıcak gibi duruyor. Forvette ise tek tercihim bu camia'nın medar-ı iftiharı Semih Şentürk.

Sonuç olarak rahmetli İslam Çupi'nin de dediği gibi "Fenerbahçe büyüklüğünün adı konamaz." Fenerbahçe büyüklüğü 7'de 7 yapmak değildir.Bu külüp bir çok şey gördü, yaşadı.Rıdvan'ı Aykut'u Oğuz'u izledi.Löw'ün oynattığı futbolu gördü.Zico'nun yakaladığı takım ruhunu gördü.Fenerbahçe camiası bir antrenörün eline bakıcak bir camia değildir.Bu takım varoldukça her sene şampiyonluğun en büyük adayı olucaktır.Biz senden bu büyüklüğe yakışan şekilde davranmanı istiyoruz 7 de 7 yapmanı gözümüze sokmanı değil sayın Daum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder