26 Şubat 2013 Salı

Galatasaray ve Medya

Yazıya nereden veya nasıl başlayacağımı bilmiyorum. 1-2 yıldır süregelen Fenerbahçe düşmanlığı ya da düşmanlığı olmasa da Galatasaray'ı yüceltme operasyonu (medya ayağı) kendi nezdimde çok açık durumda. Şimdi yaşanan olaylara ve medyanın tavırlarına bir bakalım.

1) Riera - Melo olayı:

Türk futbolunu takip eden herkesin bileceği üzere, Melo Riera'yı şamaroğlanına çevirmiş, sonrasında Riera'nın kapısının önünde yatarak(!) ondan özürdilemiş (medyaya böyle yansıdı), daha sonrasında ise medya tarafından servis edilen haber olma niteliğini kaybetmişti. Bir anda Melo dünya tatlısı bir insan olup çıkıvermişti. Bkz: TIKLA. Bunun arkasında tabi ki sarı kırmızılı yönetimin başarılı PR çalışması da bulunmaktadır.

2) Fatih Terim'in "oğlu" Emre Çolak'a küfür etmesi:

Hangi maç hatırlamıyorum (edit: Elazığspor maçıymış) ama bir maçta deyim yerindeyse öz oğlu olan Emre Çolak'a senin a.... a..... s..... p.. diyerek sevgisini belirten Terim'in bu hareketi medyada hiç yer verilmemiş, hatta yayıncı kuruluş görüntünün ne tekrarını göstermişti ne de sonradan görüntüyü servis etmişti. Arif'in Manchester'a attığı gole gitmemeniz için "fatih terim emre çolak küfür" kelimelerini her hangi bir arama motoruna yazarsanız çıkan sonuçların azlığını da görebilirsiniz.

3) Fatih Terim ve teknik kadronun sahadan atılması:

Son hafta oynanan Orduspor maçında Terim ve ekibinin neden atıldığına hiç bir medya kuruluşu ya da spor programı eğilmemekte, üstüne yazılan teorilerin çökmesine rağmen bitmek tükenmek bilmeyen Emre Belözoğlu aşkıyla medya yine bu futbolcuya yüklenmektedir. Kaldı ki Şota Arveladze kendisine küfür eden futbolcunun Emre olmadığını açıklamıştı. Saha dışına gönderilen Terim'in kenardan maça hala müdahale etmesini, önceden gelen ertelenmiş cezası hala hiç bir spor programında konuşulmamaktadır. Ayrıca her ne hikmetse Meireles'in Galatasaray maçında yaptığı hareketlerin bulunduğu hakem raporları da sızmamıştır.

4) Fenerbahçe Kasımpaşa'yı kan ter içinde, Galatasaray Orduspor'u 2 avans vererek 4-2 yenmiştir:

Bunun üstüne pek yorum yapmaya gerek olduğunu sanmıyorum.

GS maç haberi ntvspor linki: TIKLA
FB maç haberi ntvspor linki: TIKLA


5) Fatih Terim "Onu çekme bunu çek":

Terim'in akreditasyon kartı bulunmadan kaçak olarak basın toplantısı yapılan odaya giren şahısa tepkisi ve akabininde yaşananlar:



Bu basın toplantısı sonu medyada yer buldu mu? Bulduysa medya çalışanları ya da kurumlar üzerine ne yorum yaptılar? Bu hareketi Aykut Kocaman, Samet Aybaba ya da başka bir teknik adam ya da spor dünyasının önde gelen adamlarından biri yapsaydı medyada nasıl yer bulurdu?

6) Albert Riera ve hakemler sorunsalı

Riera buyurur ki:
Yani demek istediği biz hakemle değil takım oyunuyla kazanırız. Peki Albertciğim aşağıda bulunan video hakkında neler der? Sen kimlerin ekmeğiyle oynuyorsun ya da nasıl hala para kazanmaya devam ediyorsun?

Riera ile benderdemez

Konuyla alakasız gibi gözükse de "Riera'dan Fener'e taş" haber başlıkları altında bulunan bu tweete acaba hangi medya kuruluşu cevap verebildi. Tweet'i değerlendirilen oyuncunun maç içi davranışları ve hakemlerin yaklaşımları nasıl değerlendirildi? Belki de bu konuya tek değinen spor programı ve medya kuruluşu videoda görünen kanal ve program.

Okuyuculardan gelecek yorumları tahmin edebiliyorum:

1) Galatasaray ne büyük bir takım ki derdin olmuş.
2) Fenerasyon!
3) Şike.

1. si Galatasaray evet büyük bir takım. Zaten bundan şüphe edecek olsam buraya yazmaya gerek bile duymazdım, Trabzonspor'la ilgili her hangi birşey yazmadığım gibi. Bu dertten öte bir serzeniş. Bu bahsettiğim konular dışında da bir sürü aforizmayla ve haberle karşılaştık. Melo'nun tükürüğü 2 gün konuşulurken Meireles'in tükürüğü 2 hafta gündemi işgal etti. Hele ki servis edilen montaj görüntüler varken ve bu ispatlanmışken Meireles'i asıp kesme merasimi günlerce devam etti.

2. noktaya gelecek olursak bence ligdeki hiç bir takımın Fenerasyon, Ulusoy federasyonu ya da her hangi bir şey demeye hakkı yok. Hakem kararlarıyla ilgili ilginç istatistikler de var fakat bunlara girmeyeceğim, çünkü kimisi "ama penaltı verildi" kimisi de sizin oyuncunuzun "4 kırmızı kart görmesi gerekirdi" diyecek. Gerek yok bunlarla polemik yaratmaya.

3. Buna tek cevabım; "Hıhı evet şike."

Bu yazıyı yazma nedenime gelecek olursak, Galatasaray teknik kadrosu saha dışına yollanmışken bunun gündem dahilinde bulunmaması ve yine Emre Belözoğlu üzerinde oyunlar oynanmasındandır. Ben bunu Emre'nin takıma yeniden katıldığı gün söyledim: "Emre takım futbolu adına çok büyük fakat fevri hareketlerinden dolayı çok küçük bir adım." 2. kez geldiği günden bu yana gösterdiği saha içi tavırları açıkçası hoşuma da gitmeye başladı. Futbolcu küfür etmemelidir belki, ama futbolcu küfür eder. Her insan hayatının bir noktasında küfür eder. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Eder de, Emre Belözoğlu'nun küfürüyle (bakın varsayım yapıyorum) Fatih Terim'in argo konuşmalarının ve küfürlerinin farkı nedir? Neden bu kadar çok Emre Belözoğlu konuşulmaktadır? Neden yayıncı kuruluş kameraları Emre'nin ağzına kadar girip zoom yapar da Terim'den pozlar alınır? Neden Ayhan'ın küfürleri hasıraltı edilir? Neden Fenerbahçe'yle şişkinlik olarak aynı yapıyı gösteren Galatasaray'da kadroya giremeyen futbolcular "dinlendirilir" de Fenerbahçe'de "kadro dışı" bırakılır? Neden Galatasaray geriden geldiği bir maçı "destansı bir şekilde" kazanır da Fenerbahçe "kan ter içinde" alır? Neden Fatih Terim'in "asgari ücreti" konuşulmaz da Aziz Yıldırım'ın "30,000 TL'lik" maaşı konuşulur? Neden Galatasaray'ın yükümlülüklerini yerine getirmemesinden konuşulmaz (stad çatısı, vergi)? Neden Galatasaray'ın küçük yatırımcılarıyla olan problemleri medyada yer bulmaz? Daha o kadar çok nedenle başlayan soru yaratabilirim ki, ama şimdi aklıma sadece bu kadarı geliyor.

1 yorum: