26 Ocak 2011 Çarşamba
Dortmund'a Kötü Haber
Ne zaman elim klavyeye gitse, önce sürekli sakatlık haberlerine denk geliyorum. Bu da benim şansım herhalde. Bu sene Dortmund'un çıkışında çok önemli bir rol oynayan Shinji Kagawa, ülkesi Japonya'nın Asya Kupasında oynadığı Güney Kore maçında tarak kemiğini kırdı ve yüksek ihtimalle sezonu kapattı. Bu sene 27 maçta 12 gol atmıştı Kagawa ve Dortmund için çok önemli bir silahtı. Sanırım onun sakatlığı Jürgen Klopp'u Şubat başına kadar takıma takviye yapmaya zorlayacaktır.
24 Ocak 2011 Pazartesi
Gecen Haftadan
Yine bir hafta olmus buraya yazi yazmayali. Gercekten bir koptu mu geri donmesi zor oluyor. Neyseki gereksiz uzunluktaki aradan sonra lig basladi bu hafta, ozlemisim ne yalan soyleyim. Kazandigimiz haftada, Trabzon ve Bursa'nin puan kaybetmeleri cok iyi oldu bizim icin ama maci kazanmis olsakta oyun olarak ruhsuzluk aynen devam. Bu sekilde, bu oyunla sampiyon olmaya imkan yok. Belki ilk defa Aykut'un sansi yaver gitti bu macta. Alinmasi gereken bir macti ve alinda, sonuca bakmak lazim denebilir ancak oyunun da daha cok umit verecegini bekliyordum ben. En azindan takimin ozgunvenini kazanmasi icin iyi olmustur. Gokhan Gonul bu sezon ekstra formda bence. Hucuma yaptigi katkilari golle sonlandirmaya da basladi. Bir de ortalarini daha istikrarli yapabilise Avrupanin ust duzey liglerine cok rahat gider. Onun disinda macta one cikan pek kisme yoktu. Bu arada umarim Santos bir sekilde form tutar cunku Canerle karsilastirilmayacak kadar iyi. Onun disinda Trabzon macini tam izleyemedim ama Bursa maci da bizim mac gibiydi. Bir gol atabilse Bursa 1-0 alirdi ki genelde bu sekilde maclari kazaniyorlar ama bu sefer golu bulamadilar. Besiktas icinde aslinda bu puan kayiplari umutlari arttirdi, sanirim iyi de oynamislar ama icerden cok disarda ne yapacaklari onemli. Galatasaray icin de ayni durum gecerli, deplasmanda neler yapacaklari onlarinda siralamadaki yerlerini belirler. Bu puan kayiplari Kayseri icin de buyuk sans oldu, yarin kazanirlarsa, Toparlamak gerekirse lig cidden yeniden basladi bu hafta. Gecen hafta sampiyonluk konusunda belkide hic umutlu olmayan Fenerbahce taraftarlari icin gun dogdu resmen, 9 puanlik farkin sadece 2 haftada 4e inme sansi var. Umarim bu hafta gereken mucadeleyi gosterir takim ve su maci alir.
Fenerbahce Ulker'den bahsetmemek olmaz heralde gecen haftayi dusununce. Barcelona ve Sienadan sonra yine gururlandirdilar bizi. Bu kadar inancli bir takim ben uzun zamandir gormemistim. Ne kadar sevsem de icten ice Tanjevice ve tabiki de Mahmut Usluya kizmadan edemiyorum. Bir kere on alanda gercekten su anda Barca ve Oly ile birlikte en iyi takim Fenerbahce. Savunma anlaminda (Kinsey-Tomas-Onan) belki en iyisi. Pota altinda ise Oly macinda May inanilmaz umut verici isler yapti. Lavrinovic ise sezon basindan beri hucumdaki formsuzlugunu mukkemmel savunmayla kapadi. Saras cok kotu bir ilk yarinin arkasindan gereken yerde maci kopardi. Ukic maestro. Tomas'i, Omer Onan'i anlatacak kelime yok. Tek tek hepsi herseyin en iyisini hakediyor. Ben ciddi ciddi simdiden Barcelonadaki F4 icin biletimi almayi dusunuyorum. Inaniyorum ki bu takim orada olacaktir.
NBAde gecen haftayla ilgili yine Griffinden bahsetmeden gecemeyecegim. Asagidaki linkte sagda 6 numarali baslik altindaki tablolar ne kadar etkileyici bir performans gosterdiginin kaniti:
http://espn.go.com/nba/dailydime/_/page/dime-110121-23/nba-scouts-saying
Iyi haftalar,
Fenerbahce Ulker'den bahsetmemek olmaz heralde gecen haftayi dusununce. Barcelona ve Sienadan sonra yine gururlandirdilar bizi. Bu kadar inancli bir takim ben uzun zamandir gormemistim. Ne kadar sevsem de icten ice Tanjevice ve tabiki de Mahmut Usluya kizmadan edemiyorum. Bir kere on alanda gercekten su anda Barca ve Oly ile birlikte en iyi takim Fenerbahce. Savunma anlaminda (Kinsey-Tomas-Onan) belki en iyisi. Pota altinda ise Oly macinda May inanilmaz umut verici isler yapti. Lavrinovic ise sezon basindan beri hucumdaki formsuzlugunu mukkemmel savunmayla kapadi. Saras cok kotu bir ilk yarinin arkasindan gereken yerde maci kopardi. Ukic maestro. Tomas'i, Omer Onan'i anlatacak kelime yok. Tek tek hepsi herseyin en iyisini hakediyor. Ben ciddi ciddi simdiden Barcelonadaki F4 icin biletimi almayi dusunuyorum. Inaniyorum ki bu takim orada olacaktir.
NBAde gecen haftayla ilgili yine Griffinden bahsetmeden gecemeyecegim. Asagidaki linkte sagda 6 numarali baslik altindaki tablolar ne kadar etkileyici bir performans gosterdiginin kaniti:
http://espn.go.com/nba/dailydime/_/page/dime-110121-23/nba-scouts-saying
Iyi haftalar,
17 Ocak 2011 Pazartesi
Griffin Ilk Sinavi Gecti!
Dun gece Clippers-Lakers maci Blake Griffin icinde minik bir sinava donustu. Sezon basindan beri belki de ligin en etkilyici oyuncularindan biri Griffin. Gecen sezon hic oynamadigi icin bu sene hala caylak statusunde kendisi. 25 mactir double-double yapiyordu ve bir caylak icin bu performans cok ekstraydi. DUn geceki mac ise sezonun bundan onceki kismindan tamamen bagimsiz basladi Griffin icin (Gerci macin basinda vurdugu smac sanki yine o alisildik performanslarindan biri olacaginin gostergesiydi ama olmadi). Macin ilk bolumunde 11de1 ile oynadi Griffin ve bunun disinda sahadaki hali, vucut dili ve yaptiklari ruh halinin cok kotu oldugunu gosteriyordu. Bir kac kere suursuzca Gasol'un ustune gitti, gozleri surekli aglamakli bakiyordu, Amerikanlarin deyimiyle meltdown yasayacak gibi bir hali vardi Griffin'in. Iste bu noktada, cok ciddi bir karakter gosterisi yapti Griffin ve -en azindan bana- ileride super yildiz olacagini kanitladi. O ruh halindan, o moralsizlikten, ozguvensizlikten ayaga kalkmasini bildi Griffin. Takim 12 sayi gerideyken Gordon ile birlikte sazi ellerine aldilar ve maci Clippers'a getirdiler. 11de1 den sonra macin son 1,5 ceyreginde 9da6 ile oynadi. Dipten, mac icinde, ayaga kalkmasini basardi ve bu sezonun en onemli sinavlarindan birini basariyla gecti, beni de cok mutlu etti. Acikcasi maci izlerken, kotu oldugu zamanlarda, o vucut dilini ve surat ifadesini gorunce cok uzulmustum, cok zavalli bir hali vardi. Sonrasi ise gercekten popcorn flick senaryosu tadindaydi. Adamimsin Griffin! Bu arada double-double serisi de 26 maca cikti.
14 Ocak 2011 Cuma
whoareyou.com
Bu konu hakkında aslında yazılacak bir sürü başlık var ama sanırım yazılabilecek en hafif olanını yazdım. Bu resim Eskişehirspor'un Schalke ile yaptığı hazırlık karşılaşmasından. Maç öncesi oyuncular birbirlerinin ellerini sıkarlarken ahlak ve mantık yoksunu Batuhan, Raul'un elini sıktıktan sonra gayet yılışık bir şekilde elini şortuna silmiş ve bir de üstüne yaptığı çok matah bir şeymiş gibi gayet normal bir şekilde sırıtmış. Aslında düzgün bir teknik direktör bu hareketinden sonra oyuncusunu en azından uyarmalıydı ama Eskişehirspor'un başında da ahlak yoksunu bir adam olduğu için sanırım bu tarz hareketler normal olarak algılanıyor. Batuhan'ın bu hareketi, onun asla büyük bir futbolcu olamayacağının en net göstergesi olmuştur. İstediği kadar yetenekli olsun, bir adamda saygı ve ahlak yoksa o adam benim gözümde hiçbir şeydir. Batuhan'ın kapının önüne konulmasına bu sabah bir kere daha sevindim.
"Kaybeden" Psikolojisi
Ne oyuncu kalitesi ne teknik direktör ne de yönetim Fenerbahçe’nin en büyük sorunu. Benim düşüncem Fenerbahçe’nin su anki problemi takimin “kaybeden” kimliğine bürünmesi. Bunun gerçekleşmesine neden basta saydıklarım olabilir; ancak su anda çözülmesi gereken sorun bence bu ve bu sorun kesinlikle psikolojik. “Kaybeden” derken aslında demek istediğim bir anlamda özgüven kaybı ,kazanacak karakteri gösterme eksikliği ve yenilgiyi kolayca kabullenme. İsin en kotu tarafı takıma disardan gelenlerde bu havaya bürünüyor. Emre dışında takımda yenilgiye isyan eden kimse yok. Icerdeki maçlarda taraftar desteği (belki korkusu) oynatıyor takımı ama deplasmanlarda tik yok. Bu kadar uyuz, vurdumduymaz, isteksiz olamaz Fenerbahce. Kaybeden kimliği maalesef oyle kolay kolay geçecek birsey değil. -Bu arada kaybeden derken bu hakarette değil. Mesela Hector Cuper maalesef cok ciddi bi kaybedendir, Mourinho ise kazanan, ama belki Cuper kariyerinde hiçbir zaman rakibinden 5 gol yememiştir-
Takimin ruh halinin cok kotu olduğu maalesef ekrandan bile anlasiliyor. Fizik gucu neredeyse sifir takimin ve 10 gundur kampta bu takim! Futbolcular arasi bariz kopuluk var, kimse kimsenin arkasinda durmuyor. Mesela bugun Semih-Niang cift forvet oynuyorlar, sanirsiniz biri Malatyanin forveti de bizde yok diye odunc vermişler maçtan once. O kadar birbirlerinden alakasizlar. Stoch’a da bulasmis o ruhsuzluk virüsu maalesef. Daha once en az 10 kere izlemişimdir Stoch’u ve Fenerbahcedeki kadar kotu oynadigini daha once görmedim. Caner deseniz zaten neden alinir anlasilir gibi değil! Yobo-Lugano oyuncu kalitesi olarak Uche-Hogh’den sonra –bence- gelmiş en iyi defans ortasi ama önleri o kadar daginik ki, sürekli acik alanda teke tek yakalaniyorlar. Mehmet Topuz takim defansına muazzam katki yapsa da hücumda hic ama hic yok. Selcuk-Cristian ikilisine girmiyorum bile mazallah blogspottan ihraç olabilirim. Semih eskisi gibi degil, cok acik mutsuz olduğu. Niang’in geldiği halinden eser yok..
Butun bu problemleri saydiktan sonra cozumu ne derseniz, cozumu cok klişe ama radikal kararlar. Ne bu radikal kararlar derseniz, basta gerekirse yönetim olmak uzere, bu kaybeden ruhunu almis herkesin yerini daha iyi yapacaklara birakmasi. Aykut maalesef yanlis zamanda yanlis yerde oldu ve ,buyuk konuşmak istemem ama, bu saatten sonra bu takimda basarili olmasi neredeyse imkansiz. Takimda da bu kaybeden psikolojisindeki oyuncularla yollar ayrilmali. Aklima ilk gelenler Caner, Selcuk, Semih, Ugur Boral. Kotu oyuncu olduklari için degil bu ruhsuzluktan bence kurtulamayacaklari icin. Ornegin Besiktasin yaptigi yapılabilir Fenerbahce içinde. Dia, Stoch her ne kadar –bence- cok yetenekli olsalarda daha bu baskiyi kaldıracak, liderlik yapacak oyuncular degil. Alexten hic bahsetmedim biliyorum; cunku o konuda ne diyeceğimi bilemiyorum. Takimin lideri Alex, tamam, ama ben Alexte o liderlik vasfini tam anlamiyla göremiyorum. Mesela Pierrede vardi o liderlik vasfi. Bize su anda Pierre tarzında lider vasifli bir oyuncunun etrafında YABANCI ve ISIMLI bir teknik direktör ile kurulacak yeni bir takim lazim. Bence bunun disindaki hiçbir sey cozum olmayacak Fenerbahce için.
Simdi onde, lige devam edip etmeyeceğimizi belirleyecek, iki tane mac ve psikolojik olarak yikik bir takim var. Umarim onumuzdeki 10 gun içinde en azindan o iki maci kazanip iddayi sürdürecek kadar takimi hazirlar Aykut Hoca. Yoksa ucuncu haftadan itibaren onumuzdeki sezonun yapilanmasi olusturulmali. Tipki simdi Besiktasin yaptigi gibi.
Resimler: ww.antu.com
Takimin ruh halinin cok kotu olduğu maalesef ekrandan bile anlasiliyor. Fizik gucu neredeyse sifir takimin ve 10 gundur kampta bu takim! Futbolcular arasi bariz kopuluk var, kimse kimsenin arkasinda durmuyor. Mesela bugun Semih-Niang cift forvet oynuyorlar, sanirsiniz biri Malatyanin forveti de bizde yok diye odunc vermişler maçtan once. O kadar birbirlerinden alakasizlar. Stoch’a da bulasmis o ruhsuzluk virüsu maalesef. Daha once en az 10 kere izlemişimdir Stoch’u ve Fenerbahcedeki kadar kotu oynadigini daha once görmedim. Caner deseniz zaten neden alinir anlasilir gibi değil! Yobo-Lugano oyuncu kalitesi olarak Uche-Hogh’den sonra –bence- gelmiş en iyi defans ortasi ama önleri o kadar daginik ki, sürekli acik alanda teke tek yakalaniyorlar. Mehmet Topuz takim defansına muazzam katki yapsa da hücumda hic ama hic yok. Selcuk-Cristian ikilisine girmiyorum bile mazallah blogspottan ihraç olabilirim. Semih eskisi gibi degil, cok acik mutsuz olduğu. Niang’in geldiği halinden eser yok..
Butun bu problemleri saydiktan sonra cozumu ne derseniz, cozumu cok klişe ama radikal kararlar. Ne bu radikal kararlar derseniz, basta gerekirse yönetim olmak uzere, bu kaybeden ruhunu almis herkesin yerini daha iyi yapacaklara birakmasi. Aykut maalesef yanlis zamanda yanlis yerde oldu ve ,buyuk konuşmak istemem ama, bu saatten sonra bu takimda basarili olmasi neredeyse imkansiz. Takimda da bu kaybeden psikolojisindeki oyuncularla yollar ayrilmali. Aklima ilk gelenler Caner, Selcuk, Semih, Ugur Boral. Kotu oyuncu olduklari için degil bu ruhsuzluktan bence kurtulamayacaklari icin. Ornegin Besiktasin yaptigi yapılabilir Fenerbahce içinde. Dia, Stoch her ne kadar –bence- cok yetenekli olsalarda daha bu baskiyi kaldıracak, liderlik yapacak oyuncular degil. Alexten hic bahsetmedim biliyorum; cunku o konuda ne diyeceğimi bilemiyorum. Takimin lideri Alex, tamam, ama ben Alexte o liderlik vasfini tam anlamiyla göremiyorum. Mesela Pierrede vardi o liderlik vasfi. Bize su anda Pierre tarzında lider vasifli bir oyuncunun etrafında YABANCI ve ISIMLI bir teknik direktör ile kurulacak yeni bir takim lazim. Bence bunun disindaki hiçbir sey cozum olmayacak Fenerbahce için.
Simdi onde, lige devam edip etmeyeceğimizi belirleyecek, iki tane mac ve psikolojik olarak yikik bir takim var. Umarim onumuzdeki 10 gun içinde en azindan o iki maci kazanip iddayi sürdürecek kadar takimi hazirlar Aykut Hoca. Yoksa ucuncu haftadan itibaren onumuzdeki sezonun yapilanmasi olusturulmali. Tipki simdi Besiktasin yaptigi gibi.
Resimler: ww.antu.com
12 Ocak 2011 Çarşamba
57 !
57 dun gece Cleveland'in Los Angeles Lakers deplasmaninda buldugu toplam sayi. LeBron James gittikten sonra Cleveland'in siradan bir NBA takimina donustugunu zaten herkes konusuyordu. Sezona cok iyi baslayan Anderson Varejao sayesinde beklenenden -en azindan benim bekledigimden- daha iyi performans gosterdiler; ancak Varejao'nun sezonu kapamasiyla neredeyse bir D-League takimi haline geldiler. Dun geceki macin tekrarini simdi izledim ve ben kisa NBA takip suremde bu kadar zavalli hale dusen bir takim daha gormedim. Antawn Jamison'un efficiency puani -46! LeBron James varken gereken etkiyi yapamayan Jamison-Williams ikilisinden ben zaten beklemezdim bir takimi kendi capinda suruklemelerini.
Bunun disinda trivial bilgi olarak, Clevelandin bir ceyrekte attigi en fazla sayi 16, Cleveland'in ulastigi 57 sayiyi Lakers devrede bulmus, macin en kotu efficiency puani -57 ile Manny Harris'ten..
Bu arada LeBron dayanamamis yazivermis tweeti:
Crazy. Karma is a b****.. Gets you every time. Its not good to wish bad on anybody. God sees everything!
Resim: ntvspor.net
11 Ocak 2011 Salı
Ballon d'Or
Oduller bu gece sahiplerini buldu ve pek fazla supriz olmadi. Messi, Xavi ve Iniestadan hangisi odulu alsa bence zaten supriz olmayacakti. Mourinho gecen sene klup bazinda zaten tartismasiz en basarili teknik adamdi, hele bir de lanetli Inter faktorunu koyarsak bu basari daha da fazla varsayilabilir. Bundan sonra havasindan, afra tafrasindan gecilmez special one'in. Yilin 11i ise cok enteresan. Soyle ki 11 oyuncu sadece 3 takimdan: Inter, Real Madrid ve Barcelona. Listede ozellikle Robben ve Forlan'i aradi benim gozlerim. Bu odul toreninden sonra benim gozume takilan en onemli olay, sanki Dunya Kupasinin, klup bazli basarilarin gerisinde kalmis olmasi. Iniesta ve Del Bosque'nin Dunya Kupasi performanslari Jose ve Messi'nin klup performanslarini gecmeye yetmemis. Gecenin bizi en mutlu eden noktasiysa yilin golu odulunu Hamit'in almasi oldu.
9 Ocak 2011 Pazar
Yine Yeniden
Baya zaman oldu buraya yazmayali. Altugnun master isleri, tasinmasi benim doktora basvurulari, GMAT derken yalan oldu burasi. Disardan kolay is gibi gozukuyor yazmak ama is yazmaya gelince oyle degil malesef. Yeniden yazmaya baslama zamani geldi simdi. Bundan once bunu yazdigimda 4 post sonra yazmayi birakmisiz:) Bu sefer daha uzun omurlu olmasi amac tabiki de. Bundan sonra belki postlarda cok resim olmayabilir cunku gercekten zor oluyor resim bulup koymak. Bir ara gunde 10-15 kisi girip bakiyordu buraya, umarim bundan sonra duzenli yazmaya baslayabilir de takip eden insanlarda tekrar olur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)